5 Ağustos 2008

Ekransız makine makine değildir!

*Morgan Freeman kaza geçirmiş, çok üzüldüm ben buna. Bir Münir Özkul bir de Morgan Freeman'dır benim için.
*Bu arada geçen FRP filan demiştik, DragonLance'in çizgi filmini buldum, adeta bok gibi, izlemeyin. Halbuki çok güzel bir anime yapılabilirdi, neden yapılmıyor anlamış değilim.
*Son linki Youtube'dan verdim. Artık eriş olum sen de yutuba, al bak burada anlatmış adamlar yöntemini, uğraşma öyle proksiyle filan.
*Firefox için ScribeFire eklentisi edindim, egzotik post göndergeci gibi bir şey, güzel yani egzotik, onu da Yasin Ürütürk'ün sayfasından indirin indirecekseniz, şimdi sahiplenmek olmaz keşif başkasının keşfi.
*Orianthi adında blues singer keşfettim, kendisi gerek sıfatıyla olsun gerek sanatıyla olsun nadide bir insan.
*Worms Armageddon indirin, sonra Wormnet'e girin, Worms fanatikleriyle bir karşılaşın, deyin ki; benim şu vakte kadar oynadığım Worms değilmiş, ben yıllarca kendimi kandırmışım.
*In to the Wild'ı izledim, bir film bir insana anca bu kadar hitap eder, gözlerim doldu izlerken, abartmıyorum, şiddetle tavsiye. DragonLance'in çizgi filmini almak yerine iki tane In to the Wild DVD'si alın.
*Bir de son olarak Windows Omega bu hafta piyasaya sürülecekmiş, şaka lan şaka sürülmeyecekmiş yeter bu kadar.

Dikkat ettim de ben yazıyorum yazıyorum ne insanoğlunun işini kolaylaştırır bir şeyden bahsediyorum, ne bir haberi iletiyorum, ne teknolojiye giriyorum. Ondan böyle girişte combo yaptım, sonra arkamdan "sen ne çüküm blogırsın lan, fasikül fasikül yazmışsın bir Firefox eklentisi bile yok arada" demesinler. Veya desinler lan! İlla bir mesaj alacaksın, illa bir fayda sağlayacaksın yani, bu mudur samimiyet bu mudur paylaşım. Kotanı dolduruyorsan bir çıkar sağlayacaksın yani illa ki, kınıyorum ben seni.

Dikkat ettim de ben hiç böyle birbirinden kopuk paragraflar da yazmıyorum, okumayı kolaylaştırıyor aslında. Sonra demesinler "sen ne çüküm blogı...". -Yürü git lan!

Heh şimdi blog gibi oldu, yeni gibi oldu vallahi. Neyse ya, özümden ötesi eğreti duruyor şu sayfalarda. Bir süredir böyle radikal girişlerle başlıyorum yazmaya, okuyanı şaşırttığımı düşünüp seviniyorum oturduğum yerde. İnsanın gece vakti tek başına otururken birilerini şaşırttığını sanıp sevinmesi de nasıl hastalıklı bir ruh halinin belirtisiyse artık, eğleniyorum ama olsun. Internet böyle bir şey işte, birilerine kendini gizleyerek gösterme aracı. Mesela forum manyakları var, zart zurt forumda 203947307 mesajla "sultan palamut" ünvanını almış şahıs var, verdiği download linkleri namus meselesi. Aslında kimsenin umrunda değil o, avatar sadece. Gecesini gündüzüne katıp avatara çalışan insan o, eğleniyor ama mutlu oluyor, belki de tatmin oluyor bilinmez. Çok saçma bir şey esasında internet bu şekilde düşününce.
Internet sanal düşünmeyi gerektiriyor ama mekaniğe yabancılaştırıyor insanı, bu akşam 10 yıllık çamaşır makinesine ilk kez elimi sürdüm. İnsan karşısında o büyüklükte bir makine bulunca iletişim kurma çabası içine giriyor, istiyor ki bir görsellik olsun onu yönlendirsin, ne yapıyorsa olumlu olumsuz bir cevap alsın cihazdan, bilmediği yerde açıklamasına ulaşabilsin. Moron gibi adım adım babamdan aldığım direktiflerle çalıştırdım makineyi: -suyu aç -açtım, -deterjanı koy -iki göz var burada neresine koyucam -soldakine koy diğeri yumuşatıcı -ee yazmıyo yumuşatıcı yeri filan diye -öyle oğlum işte deterjanı sola koyucan -tamam da sen nereden biliyorsun diğerinin yumuşatıcı yeri olduğunu -yaa koysana! -roger that... -şimdi sağdaki çarkı X'e çevir, -X ne ki? -oğlum işte iks işareti var çarkın üzerinde o yukarı gelicek -tamam da manası ne iksin yanlış olmasın, -oğlum çevirsene... -oldu mu? -bilmem, çevirdim gurul gurul ses geliyo -ses geliyosa tamam -ee yok mu bunun başka bir olayı, sesinden mi anlıyoruz yani çalıştığını? -lan oğlum kapa telefonu ondan sonra incele makinenin çalışma prensiplerini yaptın işte, hadi...
Ev kadınlarının kullanımı için en basit şekilde tasarlanmış bu makine. Çamaşırları aldım az önce, kokluyorum sürekli acaba yanlış bir şey yaptım da kirli mi kaldılar diye.
-Internet ne işe yarıyor ki? -Her şeyi yapabiliyorsun abi işte internette -Çamaşır? -O yok.

Cevval diyor ki:
Bloggerın arkasından konuşma!
Forumlarda kendini parçalama!
Internette her şeyin yapılamayacağını farket!

39 ötmük:

Kayhanoviç dedi ki...

worms dedin de hani wii var bilirsin cahil olduğunu sanmıyorum :D ''kıskırtıyorum'' Düşünüyorum da onda ne biçim oynanır. Kavga ederim yanımdaki ile evet lan merak araştırmacı blogcu olarakran, hoplaYaraktan, zıplaYaraktan ahada buldum.
http://www.emrahtube.com/browse.php?u=Oi8vd3d3LnlvdXR1YmUuY29tL3dhdGNoP3Y9Rjc5eUNISWEyMXc%3D&b=25

Kayhanoviç dedi ki...

''merak araştırmacı blogcu olarakran,'' Kimsenin anlayamayacağı bu dili ben keşfettim sanırım. Meraklı, araştırmacı blogcu olaraktan olması gerekiyordu diye düşündüm bir an için...

Ukturk dedi ki...

Hocam çamaşır makinesiyle bende ilk tanıştığımda böyle aramızda bir soğukluk olmuştu:P:p Senin gibi ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu..Bizimkini sağında solunda heryerinde bir x y durumu vardı:D

Şimdi ekranlıları var..Benim gibiler için daha kolay...:P:p

Ama bence internet çamaşır yıkamadada faydalı olabilir..Ailemizim arama motoru Google'dan çamaşır nasıl yıkanır diyerek aratabiliriz.Belki birşeylere ulaşırız..Umut dünyası:P:p

Adsız dedi ki...

Aynı şey fırınlar içinde geçerli, keki veya poğçayı,puaçayı,puğaçayı her neyse yiyene kadar fırının doğru çalışıp çalışmadığını anlayamayız. Bi ses var ama ne sesi. Yine çamaşır makinası dönüyo fırın öyle duruyo. Gerçi bizim çamaşır makinası dönmemnin yanında yürüyoda. :D

Adsız dedi ki...

atominc bomberman derim. Üstüne tanımam hocam. Ev arkadaşın küser gece götünde yumurta kırmak istersin. Yenilirsen tabi.. Asla kaybetme!!!

Merve Y. dedi ki...

Morgan Freeman'a bende çok üzüldüm.internetten yoksun olduğum için bu ara hiçbir şeyden haberim yok.Her neyse iyiki sen varsın Cevval'm.
Bu arada sen blogunu okuyanlara birşey kazandıracağına,ne biliyim kişisel gelişim adına ya da gündeme dair bilgi verme konusnda bir şeyler katacağına dair bir söz vermediğinden dolayı kim nederse desin boşver bence.yok ben boşeremem dersen bilmem=)
bu arada babanla olan diyalogunda gülmekten koptum:D

KuPa k1z1 dedi ki...

Münir Özkul benim ince sızım ya.ona birşey olursa Allah sağlıklı uzun ömürler versin Barış Mançoya ağladığımdan çok ağlayacağım.:( İnternete okadar tanışık olan biz ev teknolojisine uzak kalabiliyoruz napalım.Mesela ben fırını kullanmyı bikmiyorum 250 derecede bir kek pişermi evet yanar bile ama hem üstünü hemde altını pişirme olayı var onu unutunca kekin üstü pişer altı hamur halır.O görüntü insanın midesi bulandırır çünkü kekin harcını hazırlarken fazlasıyla yemissinizdir pişmemiş hamur halini.Keke çatal bandırıp çevirmekte ayrı meziyet bu kez altını pişirme çabasıyla kıvranırsınız ama içinde gram kek sevdası kalmazz.ahahaha bilirim cavvalim bilirim.Deneyim olmadan işe alınmıyor insan tecrübe gerek her b*kumda....:)))Yarın öcü sıfatıyla bir kaynanam olucak ve bana papucumu ters giydiricek ...yandım ulen:))

Öhöm bu arada verdiğin tüm hayatımızı kolaylaştırıcı bilgiler için kucaklıyorum sevgili arkadaşım seni...Ya ne kadar düşünür yazarlarım var işte bu yüsden ey lev yeah:))PpP

Kriptograf dedi ki...

hocam çamaşır makinalarının çalışma prensipleri falan hikaye.
Böyle ebemkuşağı icatlarda(buzdolabı,bulaşık makinası) hep gavur ölüsü gibi bir ağırlık var. Gavurun ölüsü neden ağırdır sorusu aklıma gelmedi demeyin yemem.

Tabi ben işin ev taşırken (beyaz eşya) adı altında toplanan ürünlerin taşıcılarına çıkardıkları zorluklardan bahsettim.Haftaya yine bu saatte...

Ayrıcada isimlerine de kıl oluyorum bu ebemkuşağı icatlarının. Buz dolabı ? (o ne lan?)

Cevval Portakal: dedi ki...

@deliname, Wii bilinmemi hocam, Worms'daki ince ayarları yapmak biraz zor olabilir ama Wii'de ne oynansa eğlenceli oluyor. Favorim de tenisdir o cihazda, dört kişi oynamanın tadı bambaşka.
"merak araştırmacı blogcu" merakı araştıran blogcu gibi oldu, merakın kendisini araştırıyor, neden merak edilir, kim neleri merak eder... gibi.
"emrahtube" bambaşkaymış yalnız.

@ukturk, zamanla alışıyor insan da yine beni o makinenin başına koysan belki aynı direktifleri hatırlar uygularım ama doğru yapıp yapmadığımdan yine emin olamam, söylemiyor ki makine.
O ekranlıları gördüm de şimdi ona verilecek parayla 10 çekirdekli işlemci almak var, Asus Geforce XB10500 Tiridi BT Labalub ekran kartı almak var ne bileyim... Madem parayı teknolojiye harcayacağız gönlüm razı olmaz çamaşır makinesime vermeye.
Google her şeyi bilir, ama aramayı da bilmek lazım, evdeki makinenin aynısıyla tecrübe edinmiş biri bulmak lazım. Mesela şimdi benden bir tane daha olsa feyz alırdı şu satırlardan.

@onurr, fırınla da bir tecrübem olmuştu hocam; cam kapağı var onun oradan kafayı yakmadan hafif uzatıyorsun içeri. Hem üst hem de alt taraf kırmızıysa altlı üstlü pişiriyor demek oluyor. Resistans gibi şeyleri var onun altında üstünde, ama bak kafayı yakmadan çok dikkatli.

@taylan, valla onu bilemedim hocam, ama madem ki bünyeleri bu derece hırs bürümüş araştırmakta fayda var. Klasik Bomberman'in elden geçirilmiş versiyonu olduğunu tahmin etmekteyim. Bu arada hani günlerdir ne buraya bir şey yazdım ne bir yerlere bir yorum bıraktım ya, tek nedeni Worms'tur, hehehehe. Biraz daha oynayayım, sıkılınca dönücem geri. :D

@merwe(mj),Morgan Freeman candır, babacandır. Allahtan şifa diliyorum ben burdan Morgan Freeman'a, god bless u Morgan.
Aynen öyle, söz vermedim de şimdi birileri okuyup okuyup, "eee ne ki lan bu şimdi, bende zerre gelişim olmadı" demesin, riski göze alsın yani okumadan önce.
Babamla olan her diyaloğumu sonradan hatırlayınca beraber gülüyoruz, ama diyalog esnasında çok ciddiyiz nedense.

@kupa k1z1, Münir Özkül ayrı babacandır. Bu arada dikkat ettim de Münir Özkul'un hiç genç olduğu film yok, siyah beyaz filmlerde bile yaşlı, ya gerçekten çok yaşlı ya da var bir sırrı.
Fırın taktiği senin için de geçerli. Fırını çalıştırıyoruz kapağından içeri kafamızı uzatıyoruz(saçlar toplu olmalı, mümkünse topuz yapılmalı, ben hep evde topuz yapıyorum mesela, erkekte pek hoş durmuyor ama çok rahat cidden, anam anama parentezi kapamayı unutmuşum bir saniye). Ne diyordum ben ya, heh evet içeri kafamızı uzatıyoruz, üst ve alt taraftaki rezistanslar kırmızı kırmızıysa kekin her tarafı pişecek demektir. Tek bir taraf kırmızıysa ya bir şeyi yanlış yapmışız ya da fırın bozulmuş demektir.
Benim işim hayatları kolaylaştırmak efendim lafımı olur, ey lev yeah tu canımıçi. :)

@kriptograf, evet hocam aslında haklısın. Tüm niyv cenıreyşın icatlarda bir küçülme bir pratikleşme çabası hakimken, bu ebemkuşağı(isim şahane) icatlarda artmakta olan bir hantallık var nedense. Mesela yapın bir çamaşır makinesi ufacık olsun, böyle tişörtü fivvjjjtt diye vakumlasın ufacık yapıp içeri alsın, yıkasın sonra geri versin mesela. Cepte taşınabilir boyutlarda, saniyesinde yıkayıp verecek tişörtü. Yapılmalıydı şimdiye kadar.
İsimlerin bu derece açıklayıcı olmasına kılım ben de. Çamaşır-makinesi, bulaşık-makinesi... Bir tek ütünün ismi güzel, biri anlatmadan veya cihazı görmeden öyle isminden anlayamazsın ütünün ne işe yarayabileceğini. Aynı şekilde çamaşır makinesinin ismi "Fartük" filan olabilirdi, insanları araştırmaya sevk edebilirdi. Bir icatın ismi kendini anlatmamalı bence.

siminya dedi ki...

İnsan yada kuş; yazdıklarını okuyunca ötmezsem olmaz hissine kapılıyor :)Çamaşır makinesi öyle yazdığın gibi karmaşık değilde işte erkek ehli karmaşık sanıyor.Forumlar için bende öyle olumsuz şeyler düşünüyorum (artık) rep almalıyım, kırık link vermemeliyim, hani benim teşekürüm, ay osman o avatardan banada yapsınaa türünde modası geçmiş bir internet oyunu gibi. en korkuncuda " yetki atamasıdır" tebrikler, marşlar, madalyalar havada uçuşur :))

Cevval Portakal: dedi ki...

Ötmeliyiz efendim, insanoğlu öttükçe var.
Çamaşır makinesi tabi ki basit bir alet, hani bizim gibi koddu carttı curttu uğraşan insanlar için çok ilkel, ama anlayamayacağımız kadar ilkel sorun orada yaşanıyor.
O rep vs... olaylarına hiç girmedim ama internette en az bir kere bir şeyler bulup indirmeye kalktıktan sonra muhabbetlerine şahit olmamak elde değil. Uzaktan bakınca çok daha anlamsız geliyor haliyle, haydi repler! Elleri görelim arkadaşlar hoppa... Süper paylaşım... Sanırsın adam paylaştığı filmi oturdu kendi çekti.

enn pasta dedi ki...

Morgın Friiman ya da Münir Özkul adına cafcafalı şeyler yazmayacağım (seviyorum ayrı)...
Ama; senin gibi blogır ,dostlar başına ya! Daha ne ister bu zencefilli gönül ?
Hörmetlerimle.

Buzcevheri dedi ki...

Yahu cidden ne tırt yapmışlar Dragonlance'i. Ben de binbir hevesle izlemeye koyulmuştum da sonradan cd'yi kırdım attım. Hatta epey bir süre dipten köşeden o cd'nin parçaları çıkardı, orama burama batardı.

Adsız dedi ki...

Bu çamaşır makinesi olayı benim için bilgisayardan daha bir zevkli gelmişti! İlk kez evde çamaşır yıkamaya çalıştığımda; karşısına oturup bitene kadar izlemiştim!

Ne güzel dönüyordu bir o tarafa biraz sonra bu tarafa :) arada su alıyor su veriyor falan! Müthiş gelmişti bana :D

kubio dedi ki...

İlk olarak Morgan Freeman için bir kaç şey diiicim.Aynı üzüntüyü bende yaşıyorum şu an.Yani adam öyle babacan öyle bizden biri ki arada bir telefonla arayıp dertleşiyoruz sanki.

ikinci DragonLance'i bulmana da çok çok sevindim.18 ocaktı galiba.Filmi çıkmıştı(animasyon)bok gibiydi.Resmen vermişler filme.saman yolundaki çizgifilmler gibi olmuştu.Ayrıca wii'deki topspin3 tenis oyununda rakip tanımıyorum.Medal of honer ve topspin'den başka para verip oyun alamadığım için wii ' artık çok uzağımda kaldı :(

kabakmeltemi dedi ki...

Bunların çamaşır makinesi, bulaşık makinesi gibi isimlerinde çamaşır, bulaşık kelimelerinden ziyade "makine" kelimesine kılım ben. Gerçi TDK da "makine" diyor, üşenmedim baktım ama zaten TDK öyle diyorsa yanlıştır. :P Ne o be! Makine... Makina o makina... Bak ne güzel, çamaşır makinası, bulaşık makinası... :)

İşte öttüm ben de. Arada sen de gel öt. Eheh "bana da beklerim" havasında oldu bu. :)

Merve Y. dedi ki...

cevvalcim nerdesin artık sağlıgından şüphe etmeye başladım:)

Deli Profesör dedi ki...

Hocam düşünüyorum da acaba Yaman Gezgin gibi www.cevvalportakalkayboldu.com diye site yapsak, fersah fersah bütün bloglarda seni aratsak tutar mı? Yaklaşık 8000 blog olduğunu düşünürsek bulması biraz zor olacak ama bu blogların 100 tanesi de ipucu blogu olduğu için esas siteye yönlendirebilecek. Olmadı old school tarzda yine el afişi basar, elektrik direklerine resmini asarız. Mahallenin veled-i zinaları da sana kaş, bıyık, sakal ve bilimum kıllandırıcı şeyler çizer :D

Deli Profesör dedi ki...

Filmi izledikten, içimde bişeyler düğümlendikten sonra anladım ki hocam, sen "Into the Wild Effect"e kapılmışsın. Belki de şu an Alaska'ya doğru yol alıyorsun, belki de bu teknolojiden tiksindin. Ama nedense bu filmle bağlantılı gibi hissediyorum.

My little Montenegro dedi ki...

Yazıyı yazalı 1 aydan fazla olmuş bozuldu mu gene senin makine..Aklıma şey geldi eskiden köylerde trene de makine derlermiş :D

Batuhan Doğu Alkaya dedi ki...

Cevval üstad .. =)
Uzuun uzuun zamanlardan sonra evime dönebilmiş ve bilgisayarımın açmıştımki , özlediğim sanal tatlardan birini tattım =) ehuheu süper yav .. makine olayının bir benzerini fırınla yaşadım anneden uzak kalınca .. anne bu kaç derece ? neden yarım saat ? bunun neden ışığı var ? sorular vs ..

zor iş ..
şimdi üni açılıyo yine , yine yedik mi dilim dilim ayvaları mutfakta , çamaşırlıkta ?? yedik ..

afiyet olsun ..

.ruhöküzü dedi ki...

Cevvali ben öldürdüm. Cesedi için aşağıdaki linke tık.

http://ruhokuzu.blogspot.com/2008/09/senin-iin-yapamayacam-ey-yoktur.html

kubio dedi ki...

Bu adam 5 ağustos 2008 11:33 tarihinden beri kayıp!

Adsız dedi ki...

Neredesin, neredesin, neredesin...

Kriptograf dedi ki...

hocam sen de öt! yazmışsın ama icraat yok ötüyoruz ötüyoruz ve ötüyoruz...

My little Montenegro dedi ki...

@Ruhöküzü kan portakalıymış bide o yaf...Katil alçak :D

Adsız dedi ki...

..nerde bu adam yaaff:(

bahtsız bedevi dedi ki...

Animeyi sevmem, seveni de annamam.

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Cevval nerdesin? Uzun zamandır yoksun?

kabakmeltemi dedi ki...

bir ses ver yaa... iyiyim de, kötüyüm de, bir şey de.

My little Montenegro dedi ki...

Birisi bu adama bloğunu hatırlatsın yahuuuu!!!!

Kriptograf dedi ki...

cevval uzun zamandır hiç bir şey demiyor ki;

Adsız dedi ki...

Ergenekonun operasyonunun 7. dalgasında "cevval portakal" adlı kişiye sabah 05:30 sularında aniden evine baskın yapılıp çizgili pijamasıyla karga tulumba alınarak yasa dışı araç ve gereçlerle birlikte gözaltına alınmıştır.Kamuoyunun bilgisine:)

pudra dedi ki...

i'll be bach de diyeceksin umarım

kabakmeltemi dedi ki...

dün gece seni gördüm... rüyamda değil. :)

neyse "yaşıyormuş namussuz" dedim...

Fatih Dayan dedi ki...

Her fırsatta ideal olan metafiziktir diye idealiste söverim. Bir açıdan şöyle birşeydir; bir şeye ilk kusuru, onun kusursuz olmasını isteyerek verirsin. Veya "rijit, idealler etrafında döner, ama asla merkeze ulaşmaz.".

İdeal takıntısı örneği olarak obsesif kompulsif bireyler veya simetri hastalıklı seri katiller verilebilir. Ama can alıcı örnek şudur: "Bir gün bir yerde bireyin teki, kendince bir hata yapar. Tekrar aynı hatayı yapmamak için kendi kendine yapamayacağı bir söz verir. Yapamaz, telef olur.". Pek can alıcı olmadı.

O zaman nedir? Olması gereken, olandır. Teorik hesapta değişkenler daima eksiktir.

Bir referans sistemi asla herşeyi hesaplayamaz, çünkü hiçbirşey herşey değildir.

İdeali bu kadar karaladıktan sonra, ve yaptığımız her işin dönüp bize girdiğini de hesaba katarak iki seçeneği barizleştiriyorum:

1. Nefes almaya devam etmek,
2. Nefes almamak.
İhtiyaç fazlası şık: Nefes almayı unutmak. (Genelde seçeneklerinin farkına varamayacak olan aptal ile seçtim delisinin şıkkıdır.)

Eesi, makineden farkımız seçme özelliğimizdi bir zamanlar. Ama ota bokama "şeçenekleyimiz vay", "seçeyim", "seni seçtim pikaçu" diyenler türemeye başlayınca tek önermemiz şu kalıyor:

"Ekransız makine makine değildir."

Tersten bakarsak; Sultan Palamut'la Cevval Portakal'ı ayıran o dağ kalınlığındaki şeritin içinde şu da var: "kastığın tek şey, kasmamak.", "neyse o", vesaire. Cevvaller, otomatiğe bile bağlanamayacak hürriyette çözümler bulur, çözümleri formülleştirilemez; sadece pratik çözümdür. Nefes almayı unutan Sultan Palamut ise hemen üstüne yapışacağı ve o üzere kasacağı ideal oluşturur.

Cevvallerin kodu, çok gizli ve karmaşıktır, sonucu ise "özümden ötesi eğreti duruyor" erdemidir. İşte büyük insanlar böyle, doğru parçaları çizerek ortalığı karalamaz, estetik yörüngeler çizer.

Not: Orianthi'ye aşık oldum. Hem de ilk görüşte.

Adsız dedi ki...

Bi lafınna tav oldum,
valla abi yazını beklentime tevchinle baraber güzel kelam etmissin, parmagımı duzlar basarım.
he valla, salam saygı

dddental dedi ki...

cevval yaşıyoor. nerden mi biliyorum? çünkü bakarsanız hergün çatır çatır müzik dinliyor ve lastfm bunu ihbar ediyor. blogger yasağını protesto ediyordur ya da çok önemli bir iş üstünde bloga artık vakit ayırmıyor. ama bu yorum dahil tüm yorumları okuyup kıs kıs sırıtıyordur. çarşaf çarşaf yazılarına devam EY CEVVAL!

Adsız dedi ki...

e bişeyler eklesen artık?