28 Temmuz 2008

Tesadüfte rekora koşarım!

Bu hafta "Liar's Handbook Volume 2" geliyordu aslında ama bilimsel araştırma öyle bir haftada yapılamıyor. Veri topluyorum, analizler yapıyorum, çok bilimsel çalışıyorum. Bilerek anlaşılır yalan söylüyorum, sonra o yalandan bağımsız anlaşılmaz yalan söylüyorum, sonra ikisi arasında bir köprü kurup kişinin tepkisini ölçüyorum. Adeta bir şerefsiz oldum çıktım ben hizmet uğruna.
Neyse onu haftaya yazarız artık. Farkettiyseniz "haftaya" diyorum, iyice benimsedim yani haftada bir yazmayı, dergi çıkarır gibi aslında bir gün belirleyip hep o gün yazsam çok güzel olacak da o irade yok bende.
Çok da güzel mim gelmiş Buzcevheri'nden, ona dadanayım en iyisi. Mimin aslı "hayatınızda tesadüflerin yeri nedir?" şeklinde, sonra Buzcevheri yaratıcılığını konuşturmuş, biraz bükmüş konuyu, ben iki versiyon üzerine de yazayım da komşular alışverişte görsün.
Evvel zaman içinde bir ara fantastik kuntustik aktivitelere pek bir meraklıyım, sürekli fantastik kitap serileri bitiriyorum, bir yandan masaüstü FRP oynuyorum, gerek büyü yapıyorum, gerek kılıç sallıyorum , işte hayatımı böyle ogrelerle, goblinlerle sürdürürken bir akşam otobüste, elimde kitap evime dönmekteydim. Yanıma bir şahıs oturdu, kaldırmadım kafamı kitaptan, bir süre bu şekilde yolculuk ettik. Bir ara tutulan boynumu dinlendirmek için kitabı ters çevirip camdan bakmaya başladım. O esnada yanımdaki şahıs birden bana döndü, camdaki yansımasından görüyorum.
"DragonLance mi o?" dedi. "Evet" dedim, şaşkın. Elindeki kitabı çevirdi, kendisi de o esnada Ravenloft okumaktaymış. Oradan bir muhabbet başladı, aynı semtte oturduğumuzu öğrenince iyice şaşırdım, hani zaten bu fantastik öğeler pek yaygın değil, hele ki oturduğum semtte yaygın olması mümkün değil. Böyle bir arkadaşlık başladı, akabinde ben bu şahısı sürekli FRP oynadığım bir çocukluk arkadaşımla daha tanıştırdım, neticede ortak paydamız var. İlerleyen günlerde bu şahsın kuzeniyle de tanışıldı, fantastik dörtlü olduk çıktık.
Günlerden bir gün dördümüz, benim bu tanıştırdığım çocukluk arkadaşımın ananesine rastlayana kadar her şey normaldi(çok karışık oldu lan, onun kuzeni bunun ananesi...). Bu otobüste tanışılan şahıs ve kuzeni ananenin ellerine sarıldı bir anda, öptüler, hal hatır sordular."N'oluyo lan!" derken anane durumu açıkladı ki aslında onların üçü de kuzenmiş, birbirlerinden haberleri yokmuş. Ben çocukluk arkadaşımın kuzeniyle otobüste tanışıp, kendisini kendi kuzenleriyle tanıştırmışım yani. Tesadüfler zincirinde zirve yapmıştım o vakit.
Gerçi bu olayla birlikte farketmiştim ki çok küçük bir camianın üyeleriydik biz. Zira ne zaman ilgi alanlarım doğrultusunda birileriyle tanışsam, ya birinin de arkadaşıdır, ya birinin tanıdığıdır, akrabasıdır, komşusudur bir şeyidir. İlla ki ikinci dereceden bir bağım daha vardır o kişiyle. Çok az kişiyiz yani bilin onu, kesin sizin de akrabanızın komşusu filanımdır ben.
Şimdi gelelim update edilmiş bölüme. Hayal gücü gerektiriyor bu bölüm, o yüzden daha eğlenceli bence. Benim için en güzel tesadüfü düşünüyorum da; mesela ben ormanıma yerleşsem, çalışmalarım sürüyor o konuda. Ormanda düzenimi kurmuş, doğaya hakimiyet sağlamışken şöyle deplasmanda sistemi sömüren adamlarla karşılaşsam. Mesela bir gün elimde sopanın ucunda taşla geyik peşinde koşarken çalıların arasından bir de baksam ki Kemal Unakıtan orada piknik yapmakta. Odunun ucundan söksem taşı önden güpenk diye fırlatsam, ardından Fantom gibi fırlasam atılsam üstüne, vursam beline odunu, vursam odunu... Ahanda desem buranın hakimi benim, 2/b'den dışarı çıkmayacaktın, perde kalktı roller değişti, düştün elime. Böyle böyle düzen adı altında milyonları sömürmüş kim varsa enselesem ormanın kuytu köşelerinde. Survivor'ı yaşatsam tek tek, otoritemi sümsük darbeleriyle hissettirsem.
Sonra bir gün ben yine tavşan neyim kovalar, böğürtlen toplarken bir de baksam uzaklardan Juliette Lewis geliyor, şandan şöhretten sıkılmış atmış kendini ormana. Böğürtlenimi tavşanımı paylaşsam, akabinde Burhan Öcal da gelse elinde tamtamla, yaksak ateşimizi, Burhan çalsa biz meşk eylesek...
Editorya: Ben mimi aktarmayı unutmuşum lan, çeşitlilik güzel şey: Arzu's Cave, Hokkabaz, Portakalmavisi Düşler, ZihinCell.

Cevval diyor ki:

Biriyle tanışınca soyunu sopunu iyi araştır!
Unakıtan görürsen sopala! Biz sana içerde bakarız.
FRP çok güzel bir şeydir!

23 ötmük:

KuPa k1z1 dedi ki...

avrupa yakasındaki burhan klasiği tesadüfe bahh tesadüfe bahh ahahahaha:) nan harbici tesadüfe bahh:))senden iyi sinan çetin varisi olur:) böyle birbirini arayanları toplaştırırsın sonra kuzen olupta birbirini tanımayanlarıda tanıştırırsın hayra bak:)Babamın kuzeninin çocukları ve ablamda cafenin birinde tanışıyorlar nerelisin yok yaaa ee soyadın ohaa ee şunu tanıyormusun yok eve gelip soruyor ablam babama felanca falanca kişi kim yaff babam höyttt kızım benim kuzenim olur kendisi.Hıımmmmm sonra başladık o aileyle iyice kaynaşmaya akrabalık bağları pek güçlü olmayan baba tarafımın en sevdiğim karakterleri.Aslına bakarsan tanışmamaları normal.Annemin dediği gibi düğüne derneğe bir tek ihtiyarlar geliyor gençler kopuk uzak birbirilerini tanıyamıorlar.Bende kuzenimle geçen sene tanıştım daha yeni..Ya sen tut şu işin ucundanda daha ne kadar kuzen var bende dök ortaya cevvalim:)))

Kriptograf dedi ki...

okuduktan sonra hayal gücünün tesadüf denen şeyde sınır tanımadığını anlamama sepep oldun cevval.
Her şeyin mümkünilitesinide anlamış bulunmaktayım herhalde artık erdim,
oldum ben.Tünaydıın gittim beeen...

Ukturk dedi ki...

Abi bence sen haftada bir yazmaya devam et.Böyle çok güzel yazılar yazıyorsun.Hiç günlük perfonmasını görmediğimiz için korkuyorum biraz:D:D Bence haftada bir iyi:P

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Hayalperestlerin de tesadüfleri pek bir ballı oluyor yahu :)

siminya dedi ki...

Tesadüfü okurken anemle komşusunun muhabbetine kapılmış gibi oldum onlarda herkesi birbiriyle akraba, sevgili,üçüncü siyah kuşaktan emmi falan çıkarırlar demek ki doğruymuş ve birilerinin bunu ortaya çıkarması gerekiyormuş,evet frp güzeldir :)

Fasulye dedi ki...

Saygı değer Hakim Bey.

Saygılarımla size açıklama özgürlüğümü kullanarak bazı şeyleri bildirmek
istiyorum. Umarım bu durumu en kısa zamanda açıklığa kavuşturursunuz.

Şu günlerde askerliğe çağrılacağım.

Adım Cafer Keskinbıçak.

24 yaşındayım ve şu anda 44 yaşında olan Mahmure adındaki dul bir bayanla
üç yıl önce evlendim.

Evlendiğim kadının şu anda 25 yaşında Düriye bir kızı var ve babam Ferit
Keskinbıçak ise bu bahsetmiş olduğum üvey kızım Düriye ile geçen yılın
ocak ayında evlendi. Böylelikle babam, karımın
kızı ile evlendiği için
damadım olmuş oldu.

Aynı zamanda, üvey kızım da babamla evlendiği için üvey annem olmuş oldu.

Karımın geçen sene benden hamile kaldı ve bir Kamil adını koyduğumuz bir
oğlumuz oldu.

Oğlum Kamil, üvey kızım Düriye'nin erkek kardeşi ve aynı zamanda babamın
da hem kayınbi
raderi ve hem de torunu, üvey annemin de erkek kardeşi
olduğu için benim de dayım oldu.

Babamın eşi yani üvey kızım Düriye geçen sene kasım ayında babamdan bir
erkek çocuğu dünyaya getirdi ve adını Arif koydular.

Arif'te ta babamın oğlu olduğu için benimde erkek kardeşim ve de kızımın
oğlu olduğu için de benim torunum oldu.

Yani ben de aynı zamanda torunum olan Arif'in erkek kardeşi oldum.

Ayrıca bir annenin evladının babası eşi olduğuna göre bende eşimin kızının
babası olmuş oldum.

Aynı zamanda kızımın erkek çocuğunun da erkek kardeşi oldum.

Kısacası ben şimdi aynı zamanda üvey kızım Düriye'nin oğlu Arif'in de
büyük babasıyım.

Sayın hakim bey sizden ricam, benim askerlik görevimden muaf olmam yönünde
karar vermenizdir.

Zira şu anda ben...
Babam Ferit Keskinbıçak'ın oğluyum.

Babamın üvey kızım ile olan evliliğinden doğan Arif Keskinbıçak'ın
büyükbabasıyım.

Aynı zamanda babamın torunu olan oğlum Kamil Keskinbıçak'ın babasıyım.

Bu durumda, sizde iyi biliyorsunuz ki mevcut kanunlarımız uyarınca
büyükbaba, baba ve oğul aynı zamanda askerlik yapamazlar..

Saygılarımla.

Cafer Keskinbıçak.

Not : Adıyaman ili .... ilçesi ... Asliye Hukuk Mahkemesince...
Adli Tabiplik raporunda belirtilmiş olan psikolojik rahatsızlıklarından ve
(!) aile içindeki dengesizliklerden dolayı Cafer Keskinbıçak'ın askerlik
hizmetinden muaf tutulmasına ve askerlik şubesindeki dosyasına bu şekilde
işlenmesine karar verilmiştir

Adsız dedi ki...

Cevval Paşam dediğin gibi rekora koşmuşsun yani. Bu arada mim paslamasını unuttun sanırım. Ama unutmayıp, burada bitsin dediysen o ayrı. Juliette ablamız cidden natural born killer yani. Ölümcül o kadın. Vallahi... ^^

Adsız dedi ki...

:)) Cevvalim o resim senin mi? Sanayide Küçük emrahla birlikte çalışırken mi çektirdin :PP

Valla sen koşarsan rekora ben de koşarım seninle. Zaten sen" ben ormana gidiyom abi" de gelmessem şerefsizim. Seni korumam lazım orda :))

kubio dedi ki...

yemek yerken yorulmak var ama seni okumak varken yorulmak yok.Ne hoş :)

kubio dedi ki...

''yemek yerken yorulmak var ama seni okumak varken yorulmak yok'' ahahah nasıl bir cümle bu yaa.

Arzu dedi ki...

bombaymış hakkaten ya, pes :-))

Cevval Portakal: dedi ki...

@kupa kızı, hehehe o esnada bir Sinan Çetin şekline bürünmüştüm zaten, adamlar kuzen olduklarını öğrenince bir sarıldılar, bir duygu aurası kapladı çevrelerini. Ben de her şeye vesile olmuş adam olarak kollarımı bağlayıp durdum yanlarında.
Senin kuzen hikayesi de bambaşkaymış yalnız, benim hikayemin bir level altıymış.
Hepsini buluruz hiç merak etme, internette bulunamayacak kimse yok.
Benim de hiç akrabam yok he ortalıkta belki de bir sürü kuzenim vardır karşılaşmayı bekleyen. :D

@kriptograf, hayal dünyamda tesadüfün sınırı yok, istediğim mekana istediğim canlıyı yerleştiririm. Tünaydınlar... :)

@ukturk, o sizlerin güzelliği.
Günlük performans denemelerimde hep ilham eksiği yaşadım, ondan hiç yazıp yayınlayasım gelmedi. Böylesi gerçekten de daha iyi galiba.

@aydan atlayan kedi, fantastik diyarlardan kopup gelmişiz hepimiz, tesadüfü de ona yakışmalıydı tabi. :)

@siminya, anneler biliyorlar her şeyi. Cidden de öyle, biraz araştırınca çok acaip bağlar çıkıyor insanlar arasında, sanki dünyada topu topu 1000 kişiymişiz gibi hissediyorum o vakit.

@fasulye, hikaye çok güzelmiş, hani aile bağlarının karışıklığı acaip de, adamın askerlik üzerine çıkarımda bulunması apayrı bir kurnazlıkmış aslında.

@buzcevheri, aaa ben cidden unuttum onu, bayadır mim yazmamıştım, alışkanlık işte yazıp bitirmişim. Şimdi eklesem acaip mi durur acaba, ekliyim aslında ya ne olacak, mimliyim birilerini dur ekleyeyim de geleyim ben.
Juliette ablamızın sıfatına da karakterine de sesine de ayrı ayrı hastayım, eklemeden edemeyeceğim.

@zehirliörümcek, evet fotoğraf benim, aslında o foto kamp ortamında ateşin yanında çekilmişti ama siyah beyaz yapıp bir de resimle bütünleştirirken focusu ayarlayınca ortaya böyle enteresan bir sonuç çıktı. Cidden biraz küçük emrah olmuş he.
Gel tabi hocam ormana, aslında tüm insanlığın ormana gitmesi gerektiğini düşünüyorum ben. Binaların yerlerinde ağaçlar olması gerektiğine inanıyorum...

@kubio, euheuhe slogan gibi. Golf yerim, gol yemem...

@arzu kaner, iltifat olarak alıyorum efendim. O sizin bombalığınız. :)

Adsız dedi ki...

ben daha evvelden bu konuyla mimlenmiştim ve tesadüf unsurunu içinde barındıran evrimleştiremediklerimizdenisiniz yazısını yazdım. hernekadar fasih bir dille mim üzerine yazıldığını belirtmesemde öyle yani...

magic oynarmıydın?? biz hastasıydık bi aralar.. kartları hala duruyor masamda. Yıllansında değerlensin diye bekliyodum ama çok fazla seri üretim yapmışlar, bi türlü değerlenmedi... :)

Deli Profesör dedi ki...

Hocam böyle FRP, Dungeons and Dragons, Domalan Kaplan Çömelen Ejderha gibi spesifik şeyler sonradan kazanılan şeyler değil dediğin gibi. Tanıştığın 3 insanın birbirinin kuzeni olması da bunu doğrular nitelikte. Göbek bağından akıp geliyor o mağarada ejderha kesme aşkı. Sizi Komodor'a alıp götürsek sanırım, orada soyu tükenmiş az bi miktar kalmış ejderleri de siz doğrarsınız. Bence zaten dünyadaki ejderhalar insanların böyle FRP kitapları okuyup, kılıcını kuşanıp, kanatlı devasa bütün canlıları öldürmesiyle yok oldu. Geriye de bu sümsük, yerden sürünen kanatsız Komodor Ejderleri kaldı ki, onlara da kimse itibar etmiyor. Öldürdüğün şey heybetli olacak arkadaş :D

Cevval Portakal: dedi ki...

Yazıyı daha okumamıştım hocam, sen de sıranı devret istersen birine n'apalım, zaten bir kere editledim yazıyı, iyice karışmasın şimdi. Editlemek nedir bu arada ya içimdeki ingilize sille tokat dalasım geliyor bazen.
Magic oynamak bir türlü nasip olmadı hocam. Bir deck alayım dedim, deck almaya başka kimseyi ikna edemedim. Baktım benim kadar hevesli değil çevremdeki kimse, ben de vazgeçtim magic sevdamdan.

Adsız dedi ki...

evet, ikna etmen lazımdı, ikna içinde zengin çocukları bulman lazımdı... zira gayet pahalı bi spordu..

Adsız dedi ki...

bi de bana bıraktığın 2. dalga yorumlarına tekrar cevap yazmııcam. blogdan foruma mutasyon geçirecek sonra :)

istersen gel " the ultimate dualektik yaklaşımlar" diye bi kitap yazalım. her konuda birbirimize muhalefet yapabiliriz gerek isteyerek(sipariş üzerine) gerek istemeyerek. best of the best seller olmassa namerdim..
(namerd olmak çokta umrumda ya)

içindeki ingilize iyi davran bu arada.. türkler misafirperver olur..

Cevval Portakal: dedi ki...

@artificial, kısıtlı bütçesi olan çocuklar paralarını genellikle zarlara, player's/DM's handbooklara(ingiliz beni ele geçiriyor) yatırdığı için ekstradan bir de magice masraf yapmayı göze alamamıştı galiba o vakit.
Aslında hocam bunu yapabiliriz, böyle büyük edebiyatçılar gayet edebi dillerle mektuplaşıp sonra da bu mektuplarını kitap haline getirip parayı koyuyor ya, aynısını yapsak olur.
Bu arada onlar da nasıl mektuplardır, adamlar beyin fırtınası estirmiş, kesin bizim gibi önceden bunları kitap haline getiririz deyip mektuplaşıyorlardır, yoksa oha yani.

@profesör, bir an ben de bunların büyük büyük dedelerinin ejderha avcısı filan olabileceğini düşünmüştüm. DNA'lardan aktarılmış demek ki, sülalece bir fantastiklik almış başını gitmiş. Komodor ejderi deyip geçme hocam iki turisti yemişti onlar zamanında, bu arada o slow motion hayvana nasıl yem olunabilmiş onu da tahayyül edemiyorum ama yemişlerdi neticede.

Adsız dedi ki...

demekki turistler de 'comodor turisti'ymiş. daha da yavaşmışlar ejderlerinden..yada o adaya gidince tüm biolojik varlıklara ve hatta zamana yavaşlama,rehavet,uyuklama çöküyomuş.. havasından suyundan hep işte..

Aslan Karahan dedi ki...

üüüürü ürüürüüüüüüüü...
Cok iyi bea:))
Cevval,
Tebrikler:))
Number one:)

bi'havalarbi'seyler dedi ki...

öteyim...

bilimadamları yeni bişey bulmuşlar. dünyanındanın herhangi bir yerindeki iki kişi, altı adımla birbirine ulaşabilirmiş; çünkü dünyadaki herkes herkesi yedi kişi aracılığıyla tanıyormuş aslında. Sanırım bu senin için teoride kalmamış oldu.

Sen Juliette Lewis'ı ormanda beklemeye devam et. Ben tanıdığımın tanıdığının tanıdığı... diyerek yedi kişi aracılığıyla Brad Pitt'e ulaşmaya çalışacağım. =)

Adsız dedi ki...

Uzun zamandır yoktum buralarda.Özlemişim yazılarını Cevval abim :D

Arzu dedi ki...

mim konusunu sonradan eklemişsin, e ben de doğal olarak tesadüfen görmüş bulunuyorum :-))
karşılayacağım pası en kısa zamanda :-)