Bir süredir blog camiasından uzaklaşır oldum. Zira çok meşguldüm, poker oynuyordum. Yaklaşık 3 gündür bilgisayar başındaki zamanımın tümünü poker oynayarak geçirdim. Bir kere floş açtım. Zor bir şey floş açmak. Poker maceram e2'de yayınlanan Poker Royal hede hödö... programlarını izleyip gaza gelmem ile başladı. Kuralları az çok önceden biliyordum, programla bilgi tazeledim. Oynaya oynaya da bisiklete binmek kıvamına getirdim. Başlarda mynet oyun odalarına giriyordum, henüz beta versiyonunda bir poker bölümü var. Biraz oynadım ama tırt mynetinki. Potu limitsiz tutmuşlar, tabi eldekiler monopoly parası, oynayanlar da türk olunca herkes her konumda rest çeker hale gelmiş. Yazı-tura atmacaya çevirmişler oyunu. Yepyeni arayışlara girdim o yüzden, sonunda aha bunu buldum: Absolute Poker. Oynamak isteyen linkden indirebilir. Kurallar filan basit zaten pokerde, program da basit, hemen çözersiniz yani. İndirin indirin, biraz yalandan parayla oynar alışırsınız, sonra iyice kendinizi kaptırır ortaya dolarları koyarsınız, çoluğunuzun çocuğunuzun rızkını sanal poker masalarına yatırırsınız. Hayatınızı heba edersiniz filan, güzel bir şey yani poker.
Bir de bu süre zarfında, geçen sefer tertemiz bir sayfa açtığım değerli silah arkadaşım Evren dividi raytırımı bozdu. Temiz sayfamızın içine sıçtı! Aslında ben istemiyorum böyle sürekli başkasından bahsetmeyi, bir sürü de arkadaşım var ama bu adamdan başka hangisinin adını okudunuz bu satırlardan, hiç. Bu herif nasıl bir hiperaktif, nasıl bir insan zararlısıysa paso hayatımı etkileyecek bir şeyler yapıp söz ettiriyor kendinden. Ne güzel yatağıma uzanıp film izliyordum lan ben. Takıyodum dividimi, çeviriyodum monitörü yatağıma, yattığım yerden film izlerken uyuyordum, dünyanın en keyifli insanı oluyordum o dakikalarda. Şimdi de nasıl poker oynadığımı filan anlatacaktım. Zamanda kırılmaya yol açtı adam tek hareketle.
Tek hareket değil aslında olayların bir de gelişme süreci var, beni bana onaylatan, çok önemli bir buyruğumu doğrulayan olaylar zinciri var perde arkasında. Zamanında söylemiştim; "Çalışan şey tamir edilmez!" diye. Şimdi en başa dönecek olursak benim dividi pleyırım aylardır bozuktu. dividi pleyırım bozuktu ama ben filmlerimi yatarak izlediğim için sorun etmiyordum onu. Günün birinde bu adam geldi evime, pleyırın bozuk olduğunu görünce ben yaparım bunu diye girişti pleyıra. Nasılsa bozuk diyerek önemsemedim, zaten bozuktu paramparça etse ne değişir. Bir anda beklenmeyen oldu, adam tamir etti pleyırı, tıkır tıkır çalıştırdı. Şaşa kaldım, "çok günahını almışım ben bu adamın, nasıl da uğraştı didindi faydalı bir şey yaptı, sağ olsun, var olsun" diye düşündüm. Aha dedim bu adam artık Evren+1 olmuştur benim gözümde. Kendi de biraz şaşırdı aslında pleyırı tamir etmiş olduğuna ama üzerinde durmadım.
Sonra aradan bir iki gün daha geçti sevinçle geldi bu, "bizim dividi pleyır da bozuldu, onu da aynı şekilde tamir ettim şimdi tıkır tıkır çalışıyor" dedi. "Oha lan sen iyice çözdün lazer okuyucunun sırrını" diyerek sevincine ortak oldum, kendini iyi hissetsin diye verdikçe verdim gazı, vermez olaydım. Yakın zaman aralığında tekrar geldi bu adam bana, oturup film izliyicez. Benim muhteşem çalışan LG marka raytırım da muhteşemliğinden dolayı kıytırık Princo marka DVD'leri okumuyordu, filmi de okumadı, raytırda problem yok yani DVD dandik. Bu verdiğim gazın etkisiyle atladı tabi "dur ben bunu da bir elden geçireyim" diye. Tereddütte kaldım, risk söz konusuydu bu sefer, hani adam ikide iki yaptı ama bi sıçarsa hayatımı derinden etkiler. Nasıl olduysa ikna etti beni ve neticede en güzel tabiriyle raytırımı bir güzel skip attı.(Skip(ing)=atlamak, atlatmak)
Ekstradan bir de kasada probleme yol açtı, bilgisayar açılamaz hale geldi. Sabaha kadar uğraştım, bir şekilde bilgisayarı eski haline getirmeyi başardım. Nasıl yaptığımı bilmiyorum, galiba boarda bir şeyler temas edip kısa devreye yol açıyordu, kurcalaya kurcalaya şans eseri düzelttim problemi. Üzerine bir o kadar da bios ayarlayırla uğraştım. Böylelikle kendisi bir DVD okuyucumu tamir edip, bir de hem DVD okuyucu hem de yazıcımı bozduğu ve sabaha kadar küfür ede ede bilgisayar parçalarını söküp çıkarmama neden olduğu için tekrar Evren-1 oldu. Biliyorum olum okuyosun bunları, böyle de hedef gösteririm direkt isim vererek, hak'ettin.
Buna benzer bir olay daha önce de başıma gelmişti: Sabah saatlerinde internette dolanmaktayken apartman boşluğundan tangır tungur seslerin geldiğini duymaya başadım. Hemen akabinde bağlantım koptu, telefona baktım o da kesik. Sabahın köründe apartmanda yankılanan sesler yükselmeye başlayınca, n'oluyo lan sabah sabah diyerek kapıyı açtım. Adamın teki apartman girişine merdiven dayamış, telefon kutusunu kurcalıyor. "Sen mi kestin lan telefonu?" diye çıkıştım buna o sinirle. mahçup oldu. "Telekomdan gönderdiler beni, kutuyu tamir ediyorum" dedi. O da emir kulu tabi, işini yapacak parasını kazanacak, üzüldüm ilk tepkimden dolayı. "İyi iyi, kolay gelsin. Ne zaman bağlanır telefon" diye sordum. "Birazdan bağlıyorum" diye yanıtladı. Girdim eve beklemeye başladım. Lan 2 saat geçti sesler kesilmedi, telefon hattı da gelmedi. Herif çalışan telefon hattını tamir etmeye gelip, bozdu adeta. 5 saat sonra telefon bağlanabildi, diğer dairelerin telefonlarını da ertesi gün gelip bağladılar. Adam uğraşırken telefonu test etmek için eve girip çıkıyordu arada, kahvaltıyla beraber adamdan çıkartabildiğimiz kadar espri çıkardık baba oğul. Mesleğine, vazifesine lanet okumuştur herhalde biz laf sokarken.
"Çalışan şey tamir edilmez" düsturunu kanıtlamak için de bunlardan daha somut kanıtlar bulunamaz.
Sayın okuyucu, ortalama 70 senelik ömrünün değerli 3 dakikasını evimdeki sürücülerin akıbetini anlatarak harcamak istemezdim. Bir şekilde tepkimi göstermem gerekiyordu, affola.(aloha gibi oldu lan)
Cevval diyor ki:
Çalışan şey tamir edilmez!(3X)
Hayatın hiçbir alanında gaza gelme!
Yatarak film izlemek, sinema salonunda film izlemek kadar keyiflidir! Uykunuz gelmiş ise daha da keyiflidir!
Devamını da oku!>>