24 Haziran 2008

Gurur yapar, ölür giderim!

Yeni bilgisayar edindim, yarı yarıya yeni sayılır. En azından çin malı, inanılmaz hafiflikte(muhtemelen malzemeden çalmışlar) yeni siyah kasam ile yeni bilgisayar almış gibi hissediyorum kendimi. Sonunda teknik aksaklıklardan ötürü bu ay boynu bükük kalmış blogumu güncelleme fırsatı da bulabildim.
Bilgisayar olmayınca evde durulamıyor, yazın da sosyal olunamıyor, ben bunu anladım geçen bir haftada. Ne pis sıcak yaptı, bu ne bea! Sigarayı bile dörder beşer alıyorum, bakkala giderken bronzlaşmamak için. Beyazım, mutluyum.
Bu geçen zaman zarfında ara ara akşamları bir iki arkadaşımla ormana gittim, biraz vakit geçirdim, alkol alıp ormanın dinginliğinde huzur buldum da az çok internet eksiğimi unutmamı sağladı.
Bir de televizyon ne kıytırık icattır, aslında güzel fikirmiş en başından ama çok boktan bir hal almış şimdilerde. Nasa üssü gibi benim çatım, diktim çanakları, 1500 küsür kanal var, 1500'ünde de izlenecek bir şey bulunmaz mı be kardeşim, Fashion TV'yi bile her açışımda pezevenk kılıklı modacıların röportajlarına denk geldim bir hafta boyunca.
İyi, benim bu dünyaya açılan kapımın kapandığı dönemler Avrupa Şampiyonası'na denk geldi de az çok eğlenebildim. Nasıl da bir manyaklığa doğru gidiyorsak, her üç reklamdan ikisi Milli Takım içerikli, haber bültenlerinin yarısı Milli Takım haberleri; Arda antremanda osurdu, evet millilerimiz yarı final öncesi koşuyorlar, evet şu anda millilerimizi koşarken görüyorsunuz, hakkaten koşuyorlar çok enteresan sayır seyirciler, şimdi de ekranlara Semih'in attığı golü 823654. kez Wining Eleven animasyonuyla getiriyoruz(atv yamuk yaptı, vermiyor görüntüleri)... Bu durum en çok da reklamcılara yaradı, yarı finale gelemesek o animasyonla bezenmiş pahalı reklamlar çok kötü patlayacaktı ellerinde. Bir de Helldorado'ya acaip yaradı.
Bu arada transformers milli takımın tuhaf performans grafiğinden hiç söz edesim yok, söyleyecek bir şey yok çünkü. Hırvatistan maçı bittiğinde Fatih Terim'i yakalamışlar, adamdan açıklama bekliyorlar. Ter içinde durdu, baktı baktı mikrafona, "demek ki gol yemeden açılamıyoruz" dedi. Euheuehueh takımın teknik direktörü yav bu açıklamayı yapan. Takım üzerine en teknik sözü söyleyebilecek insan bunu dedikten sonra, millet daha neyi yazıp çiziyor anlamış değilim. Cidden de dünyanın en tuhaf maçlarını izledik, kendi tuhaflığımızdan ötürü olsa gerek. Maç galibiyetlerini de birbirimizi vurarak filan, en enteresan şekillerde kutluyoruz ya, işin tuhaflığı git gide artıyor. "maç bilançosu" diye bir terim var bu ülkede, maçın ertesi günü haberlerde hava durumu gibi yayınlanıyor. Bu da çok tuhaf bir durum bence.
Aslında bu ülkede her olay hava durumu gibi yayınlanıyor enteresandır. Kuş Gribi: Adana;8, Mersin;12 Van:11 Konya;3... Bu yılın trafik blançosu: Toplam; 1875 Karayollarına göre dağılımı; Afyon-Ankara:318... Kırım-Kongo kanamalı ateşi: Van:7 Samsun:9 Trabzon:5...
"Kırım Kongo Kanamalı Ateşi" de ne acaip hastalık ismidir. Gerçi eşek değiliz, araştırdık; hastalık Kırım'da ilk kez görülüp, yayılımını Kongo'ya kadar sürdürdüğü için böyle bir isim almış. Tahminen kuşların göç yolları ile alakalı bir durum. Yoksa düşününce insanın "Kırım nerde, Kongo nerde lan ayı" dememesi işten değil. Kırımla Kongonun tam ortasında bulunmamızdan ötürü bizde bolca yayıldı galiba virüs.
Ben, "bana bir şey olmazcı" türk boyundan geldiğim için pek sallamıyorum ama bu durumu, yakın zamanda kampa gitmeyi filan planlıyorum hatta. Önceden bir kene macerası yaşamıştım zaten, tecrübeli sayılırım bu konuda.
Bu anıyı daha önce yazdım mı, hatırlamıyorum. Yazmadım ama sanırım, yok yok yazmamışım. Neyse işte, geçen yazın kene uzmanlarına çok para kazandırdığı dönemlerinde ben gidip çadırımı kurmuştum ormanın ortasına. Gitmeden önce de çevremin ve öncelikle babamın, "çok sakat bak, kene ısırır ölürsünüz..." içerikli serzenişlerine esprili yanıtlar verdim, bir güzel tiye aldım, otoritenin onuruyla oynadım. Son ana kadar da babam çok diretmişti.
Kampa gidildi dönüldü, eve geldiğim günün akşamı vücuduma saplanmış siyah bir şey gördüm. Kene olabileceği aklıma gelmedi, pek böcek gibi durmuyor o şey, ufak taş veya tahta parçası gibi bir görünümü var, kolu bacağı pek farkedilmiyor yani, sert de bir mahlukat. Tuttum, çektim çıkardım ben bunu. Çıktıktan sonra farkedebildim kene olduğunu. Öncelikle babam olmak üzere, tüm çevreme "yaaa ben demiştim hıyarağası..." deme imkanı tanımak o an ölümden daha ağır göründü bana. Başıma bir şey geldikten sonra birinin "ben demiştim" demesi kadar sinir bozucu bir şey olamaz bence. Tabi tüm uyarıda bulunanlara, "yaa ne panik adamlarsınız allasen, ben umursamaz ve ne yaptığını bilen bir insanım, farkettiyseniz sizin bu tırsak uyarılarınıza soğuk kanlılıkla gülüp geçiyorum keh keh keh..." cevabı vermemin de etkisi var. Hastaneye filan gitmedim, beraber kampa gittiğim arkadaşlarımdan başkasını da haberdar etmedim durumdan.
O gece internette biraz araştırdım hastalığın belirtilerini, baktım benzer bir durum yok. "şimdi yatıp da yarın kalkamamak var" diye düşünerekten uyuyakaldım akabinde, ertesi gün gözümü açtığımda da yeniden doğmuş gibi mutlu oldum.
Ölüm riski alarak onurumu kurtardım, kimseyi haklı çıkarmadım. Kendimle gurur duyuyorum.
Çok sıcak var ya hava çok sıcak. Kapıyı açıyorum, pencereyi de açıyorum, ceyran yapıyor ikisinden biri kapanıyor. Tekini açıyorum, ceyran yapamıyor pişiyorum, aralarına bir şey sıkıştırayım ben en iyisi, kapanmalarını engelleyeyim, rüzgarın kaba kuvvetine karşı zekamı kullanayım. Hadi ciao bella.
Dipnot: Bilgisayar yeni olduğundan fotoşop vs... bir şey yüklü değil. O görseli "paint"de hazırladım. Çektiğim ızdırabın tarifi yok, bol küfürlü bir benzetme var onu kullanmak istemiyorum.

Cevval diyor ki:
Kene ısırırsa kimseye çaktırmadan hastaneye git!
Vantilatör dünyanın en güzel icatlarından biridir!
Almanya maçını alırsak, mutluluğunu el bombasıyla sergile!(şaka lan şaka hayvan adam seni)

17 ötmük:

Merve Y. dedi ki...

Hayırlı olsun yeni bilgisayarın.Umarım artık daha kısa aralıklarla yazı yazarsında neşemizi buluruz:D...Ayrıca televizyonun gereksizliği konusunda hem fikiriz ne menem bi icattır ya,onun yerine geleceğe yatırımlı bişeyler bulsalarmış,hele ki sabah programları öğ geldi artık...

Zeugma dedi ki...

Öncelikle yeni bilgisayarın hayırlı olsun Cevval.Çin-min sen güzel döktürürsün yine onla.Dilini çözersin kısa sürede..
Ama resmen kanımı dondurdun benim ya !!! Kamp sonrası yaşadığın kene olayı korkunç bir şeymiş,farkında mısın? Öyle şey yapılır mı be Cevvalcim ya? Basit bir sinek ısırığı gibi davranılır mı hiç bile bile:(
Evdeki ''otorite''yi hem çok sevmek,hem de onu haklı çıkarmamak için ölümü göze almak.Bu mudur?
Lütfen Cevvalcim lütfen.Bir büyüğün olarak şu an bana da kızıyorsundur ama bir daha böyle bir şey yapma.Bu kadar gözü kara olma ??
Aklıma başka bir şey gelmiyor şu an üzüntüden ...

enn pasta dedi ki...

"Bana bişey olmazcı Türk boyu"ndan geldiğin ciddi ciddi kantılanmış yalnız ! Şimdi bu kan sever böcekler Urla'da da peydah oldu.Bizim toprağa inmek ya da otoriteye ispat gibi olguları pek de yemedi gözümüz...Ama en kötüsü de heryer toprak ,her yer çim.Ha bir de öldüresiye sıcaklar...
Photoshop'ta çözülmedik nokta bırakmayacağım eve kapanmaktan.Oğlum ,bu durumda sıkıntıdan tüm gün sırtımda ,omzumda,bacağımda,kulağımda...İmdaaaaaatttt !

Kültür Mantarı dedi ki...

cevval kardeşim,

büyüklerini üzmeye utanmıyormusun. bende büyüğün sayılırım, bak benide böyle baban gibi, kasımpatı gibi üzeceksen okur-yazar ilişikimiz hiç başlamasın.

ben yazarıyla kontrat yapan okuyucu tipi de nerden geldi deme, büyükleri üzme. blograzzi den KuPa k1z1 tavsiye etti geldik.

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Yani bu kadar olur, pes :) Biraz önce masamda siyah bir böcek gördüm. Kaçtı . Kene mi acep ya beni ısırırsa, Kırım Kongo falan filan diye düşünüp dururken ve bu düşüncelerden salak bir paranoyaya doğru sürüklendiğimi farkedip, birşeyler okuyup da kafamı dağıtayım demiş ve senin yazını okumaya başlamışken sen de keneden söz etmişsin. Pes :)

Deli Profesör dedi ki...

Gariptir ama bi kasa bile değiştirmek yazın, bilgisayarının göçmüş performansını kat kat arttırabiliyor. Tabi kasa biraz geniş ve fanları yeterliyse. Hiç unutmam, yoksulluktan döküldüğümüz bi zaman vardı. Makinemin kasası bile yoktu. Sıcaktan habire reset atıyordu. Makine kasım kasım kasılıyordu. İnsanı sinir hastası edecek kadar kötü bi durumdu. Neyse ki o günler geride kaldı.
Milli takım ne zaman son dakika golü atıp kazansa ben de ilk olarak "Hadi iyi iyi reklamcılar yine yırttı 3-4 günlüğüne" diyorum :D Acayip şişirmişlerdi takımı reklamlarda, iyi ki bi yerlerinde patlamadı :D

Cevval Portakal: dedi ki...

@merwe(mj), teşekkür ediyorum efendim. Evet haklısın, mesela televizyonu icat etmek yerine interneti bir 10 sene önce bulmuş olsalardı şimdi dünya daha güzel bir yer olurdu tahminimce.

@kasımpatım, tekrar teşekkür ederim efendim.
Üzülecek bir şey yok zira olayın üzerinden bir seneye yakın bir zaman geçti. Gerçi ola ki o akşam midem bulansa, ateşim çıksa vs... herhalde apar topar hastaneye giderdim ama baktım gecenin ilerleyen saatlerine kadar bir belirti yok. Yok yere de kimseye "ben demiştim" dedirtmek istemedim. Yoksa biliyorum çok orantısız bir risk.

@evren, yavaş yavaş tüm ülkeyi sarıyor sanırım bu böcekler. Durum iyice abarmadan ben kampımı yapayım en iyisi. :)
Gerçi olsun kene korkusu da insana böyle elinde olmada evde kendini geliştirme imkanı sağlayabiliyor. Fotoşop'da da, şurada kullandığım görsellerden anlaşılacağı üzere, "lasso" ve "colour balance" harici özellikleri pek çözememişimdir henüz. :)

@kültür mantarı, aslında bu olayı zamanında çevreme anlatmayarak büyüklerimi de üzmemiş olmuştum. Şu anda burada böyle açıkça yazıyor oluşumun bir nedeni olayın hayli zaman aşımına uğramış olması, bir diğer nedeni de bir önceki yazıda belirttiğim itiraf benzeri "karakteristik özelliklerimiz" bölümüne ek yapmaktı. İki post arası bütünlük olsun istedim.
@kupa kızı'na da ayriyetten teşekkür ediyorum, beni tavsiye etmiş. Tavsiye edilmek çok güzel bir şey bence.

@aydan atlayan kedi, hahaha keneden kaçış yok!
Aslında bardağın dolu tarafına bakarsak, bir nebze gönülleri de rahatlatmış sayılırım, neticede birinci ağızdan her kene ısıranın ölmediğini kanıtlamış oldum.
Tesadüf bölümü de ayrı enteresanlıktaymış. :)

@deli profesör, hocam bir de eski bozulan kasamın parçalarını inceleyince farkettim ki, sigara dumanı da acaip etkenmiş. Anakartından ramine kadar tüm parçaların üzeri çamur gibi olmuş. Gerçi fanların da etkisi var tabi o durumda. Onlar da değişmiş oldu böylece, gıcır gıcır fanlarımla hava sirkülasyonunu maksimum seviyede tutar, bu yazı çıkartırım artık.
Milli takımın başarısında bu gazlayıcı reklamların da payı var galiba, öyle bir gaz verdiler öyle bir havaya soktular ki milleti.

KuPa k1z1 dedi ki...

Öncelikle sevgili Cevvalim yeni ps in vatana millete sana bana kara kediye hatta aydan atlayan kediyede hayırlı uğurlu olsun.

ŞAKŞAKŞAKŞAK:))))

cidden sevindim en azından gıcır gucur bir kasaya sahip olman neden beni böle mutlu etti sorusunun cevabı bkz(cevvali okumak değişik bir şey yha ne bilim yazacak şey bulamamam kötü :))

Olay milli takım olunca bu akşamki maçı nedense daha ne kadar bizi şaşırtabilirler,daha ne kadar ballı olabiliriz ve bu kez yemeden yedirebilicekmiyiz diye düşünmeye itiyor beni.:)))Almanya-Portekiz maçını izledikten sonra adamlar at gibi koşuyorlar demiştim.Boyları da baya maşalla:)bizim çılgın Türklerimiz yanlarında pigmeler gibi kalsada bilmiyorum ama sanırım İlahi bir güç yardım ediyor olmalı.Rüştü geçen maçı kurtardı bu kez iyi olabilicekmi performansı.Onların işide cidden zor. 90dakika boyunca gol yeme son dakika bir topla maçın padişahından ziyade veziri ol.Kumar gibi bişey bu maç denen illet:)

ehehehe ben küçük(kene)çamlıcaya gitmiştik ailecek sonra ben ne kadar pis yer varsa oynuyordum.Annem boynumda yapışmış keneyi görünce baya korkmuştu..ufacık bişey dediğin gibi eliyle çıkardı htun sıfatını bilem hatırlıyorum kenecağızımın...ama banada birşey olmadı..Türk kenesi Türkü ısırmaz:))ve birde son olarak utandım yanaklarım kızardı şakacıktan:))ayıpsın Cevvalim seni tavsiye etmicemde kültür mantarıma bilin okuyun birbirinizi sevebileceğinizi düşündüm..
Ey LEV YEAH....

Cevval Portakal: dedi ki...

Yeni pisi edinmem beni de hayli mutlu etti. Bu aralar yazım işlerini biraz hızlandırıp bu ayın açığını kapatmayı planlıyorum. Okunası bir şeyler yazabilirsem ne mutlu bana. :)
Bu akşamki maç az önce bitti, ee buraya kadarmış ama çok da güzel maç oldu aslında. Yedek kadroyla böyle kıran kırana bir mücadele sergilememiz de hoş bir görüntüydü en azından. Bu sefer alıştığımızın tersi oldu, 90 dakika güzel mücadele et, son dakikalarda at, son dakikalarda ye, kaybet. Herşeye rağmen güzeldi.
Küçükken ben de çamur içinde oynayan bir çocuktum, çamurdan heykellerim vardı hatta, sanatkar olucam mesajı veriyordum çevreme. Hiç kenem olduğunu hatırlamıyorum o zamanlarda ama türlü türlü börtü ayıklanmıştır üzerimden.
@kültür mantar'ıyla tanıştırmış oldun bu şekilde beni, onun için tekrardan teşekkür ederim. Ona beni, bana onu tanıtmış oldun.
Mİİ TU... :)

Karazâde dedi ki...

Yazılarından bazılarını okudum. Ciddi birtakım konuları, mizahi bir anlayışla ele almışsın.Çok eğlenceli bir blog,elimden geldiğince takip etmeye çalışacağım...Bu arada, resimlerdeki sensen eğer uzun saç yakışıyor...;)

Adsız dedi ki...

Ben en çok bu keneyi biyolojik silah olarak kafalarından yer edindiren ve komplo teorisi yaratan tiplere bitiyorum.Ameriha'nın işidir kesin bu Ameriha'nın.
Bu arada Milli Takım babalara geldi.Ben demiştim demek istemiiyorum ama Hırvat maçından önce ben demiştim Hırvatistan'ı yener yarı finalde eleniriz diye.Ne de olsa bir futbolculuk geçmişim var az buçuk biz de çakıyoruz birşeylerden.:P
Ama turnavadaki en iyi maçını oynayıp da elenmek de bizimkilere pis koymuştur.Rüştü yine gaza gelip Süpermen'i oynamaya kalktı.Diğer gollerde yapacak birşey yoktu adamlar öyle hızlı geldiler ki noluyo lan diyene kadar gol olduğunu gördük kalede.Bi de bok mu var lan şimdiye kadar ki frikikleri hep Hamit attı da son dakikadakini Tümer atıyor.Neyse önemli olan yarışmaktı zaten.

çii dedi ki...

ne komik adamsın sen ya...
"Aslında bu ülkede her olay hava durumu gibi yayınlanıyor enteresandır. Kuş Gribi: Adana;8, Mersin;12 Van:11 Konya;3... "
bu cümleden sonra tutamadım kendimi...
o keneye olayına da seninkine benzer bir yaklaşımım var: beni mi bulcak...
neyseki el bombası atılmasına gerek kalmadı...
(=

Adsız dedi ki...

Kuş gribi muhabbetine tavukları kuşları öldürdük, keneler türedi aq. Bazı çenelere göre de bu keneler İsrail'in işi.. =)

Süzz, öpüldünüzz diyesim geldi..

Cevval Portakal: dedi ki...

@karazade, teşekkür ederim. Yazdığımı okutabiliyorsam ne mutlu bana. Bu arada evet resimlerdeki benim. Kısa saçlı halimi de pek hatırlamıyorum. :)

@pitekantropus,hocam aslında milli takımın yarı finale çıkması da Amerika'nın işi. Biyolojik silah denemeleri bunlar hep. ATV'yi turnuvadan kısa bir süre önce ne idüğü belirsiz bir amerikan şirketi gizli bir anlaşmayla satın almış. Televizyondan yayacakları radyoaktif dalgalar ile beynimizde tahribata yol açıp, istedikleri bilgiyi yerleştirmeyi amaçlıyorlar. Yarı finale kadar olan maçların şaşırtıcı sonuçlarla bitmiş olmasının nedeni de bu, insan şaşırdığı ve birden sevindiği esnada beyin bu dalgaların etkisine daha açık hale geliyor. Kenelerin durumu da farklı değil. Ha "black smoke", ha "kırım-kongo".
Bu arada son dakika frikiğinde ben orta yapılacak, yine biri topu indirecek 5 kişilik defans bloğunun arasından biri yine topa vurmayı başarıp doksana takacak diye heveslenmiştim. Tümer geldi, vurdu... Fiivjjttt diye stadın dışına gitti top. Saçmaydı.
@çii, hehehe cidden öyle ama, aynı hava durumu gibi.
Bu arada kene benzeri bir çok olayda test ettim, "amaan beni mi bulacak" dediğim hiçbir şey beni bulmadı şimdiye kadar. Aksini düşününce de bir şekilde buldu ama, binde bir ihtimal bana mı denk geldi oha! dediğim çok olmuştur. O yüzden iyice saldım kendimi benzeri konularda.

@buzcevheri, zaten iyice skerttiğimiz ekolojik dengenin son çırpınışlarına da kuşu, tavuğu telef ederek son vermiş olabiliriz tabi. Ekolojist değilim ama yakın bir ihtimal gibi duruyor.
Bazı çeneler cidden çok enteresan şeyler söyleyebiliyor. Çeşit çeşit çene var tabi.

Kayhanoviç dedi ki...

Ya cevval allasen uzun yazma bu kadar bu lan kitabe gibi. Orhun yazıtları gibi. hem orhun yazıtlarında semihin ne işi var bu arada orhun yazıtları die bişi varmıydı yaw...
Yeni pisin hayırlı uğurlu olsun tüm memlekete. ha sıcak dmeiştim
eller sıcak
gözler sıcak
yüzün sıcak
duvarlar sıcak
taşlar sıcak
düşler sıcak

çok sıcak
daha da sıcak olacak
beni seversen

canlar sıcak
heyecanlar yok
soluklar umursamaz
saatler duracak
konuşulmayacak

giyisiler sıcak
giymeseler sıcak
uykusuzluk sıcak
bardaklar eriyecek
kuşlar susacak

çok sıcak
daha da sıcak olacak
beni seversen

sessizliğin sesi
ayışığı
buzun güzelliği
yıldızların yaldızı
o geceler
o geceler

çok sıcak
daha da sıcak olacak
beni seversen

beklemek sıcak
dinlemek sıcak
durmak sıcak
dam üstü cehennem
ağaç altı sıcak

avucum sıcak
param sıcak
doğrular paramparça
sokaklarda şaşkınlık
kediler sıcak
soğuk bile sıcak
daha da sıcak olacak
beni seversen
herşey sıcak
daha da sıcak olacak

unutma bunu kulağına mandal olarak tak:P

KuPa k1z1 dedi ki...

Aslında bende bu kene olayına komple teorisi gibi bakıyorum.Önce bir kuşgribi türedi buzcevherinin dediği gibi bizde hayvancıkları imha ettik birde grip olmayalım diye sonra da keneleri yiyen kuşumuz kalmayınca kırım kongodan teee buralara kene geliyor.Hatırlarsanız bir aralar sarsta vardı buda ona benzer bişey olsa gerek ..HIII HIII TEBİ TEBİ KESİN BÖYLEDİR..O yÜzden dedim ya Türk kenesi olsa hayvancık öldürmüyor ama bu kesin gavur işi demeden geçemiyorum..

Cevval Portakal: dedi ki...

@deliname, zaten haftada bir yazıyorum o da kısa olsa küfür yerim. Böyle 3 postluk bir tane yazıp hem zamandan kazanıyorum, hem de okuru tatmin etmeye çalışıyorum. Güzel böyle.

Yeter ulan bu kadar sıcak,
Böyle giderse dünyam buharlaşacak,
Kan ter içinde kaldı kol bacak.
Emekliye ayrıldı bizim ocak.

Vantilatörün pervanesi eridi,
Sinirler iyice gerildi,
Aşık Cevval'in kötü pişti,
Kulağımdan içeri ultraviyole girdi,

Taş üstünde pişti yumurtalar,
Ah şimdi ne güzeldir plajlar,
Ulan balkanlar ulan balkanlar...
Kış günü estirir namussuz balkanlar

@kupa kızı, evet öyle düşünününce de ekolojik bir komplo teorisi çıkıyor ortaya, doğal süreçte gelişen. Yoksa türkün kenesi türkü öldürmez. :)