6 Temmuz 2008

Akımın mutlusunu severim!

Bazen insan yalnız kalır düşünür, içe döner. Gözler açıktır ama görmez, bakmak ve görmek arasındaki farkı anlar. İçe döner, içine bakar. Hayal kırıklıklarını düşünür, mutluluklarını düşünür. Bu zamana kadar ne yaptığını düşünür. Bir ara kafasını kaldırır, zaten açık olan gözlerini açar. Etrafına bakar, loş ışık, şarap şişeleri, perdeye yansıyan gölgeler, perdenin desenlerinden fırlayan binbir çeşit surat, yamuk koca ağızlar, bitişik gözler, birinin gözü diğerinin ağzı olan bir sürü surat. Her şeyi farklı algılar insan o an etrafa baktığında. Sonra tekrar kapar açık olan gözlerini, düşünür...
Şaka lan şaka ne düşünecek insan, hehehe. Böyle düşünen insan varsa benden uzakta dursun, bakıyormuş da göremiyormuş... hade len! Halının, perdenin desenlerinden surat çıkarmadan bir çocukluk da geçirmemiştir herhalde kimse.
Uyanıklık yapıp sonraki satırlara bakmadıysan veya şu sayfaya ilk defa girmiyorsan şaşırdın ama en başında, kabul et. Bir değişiklik olsun dedim bu sefer, tırt melankolik bir giriş yapayım istedim. Hiç sevmem ben melankoli, tipim mi çok muzur duruyor nedir anlamadım ama yakıştıramamışımdır hiç kendime.
Ben beceremediğimden de olabilir, bu melankolik yarı karizmatik tavırların samimiyetine de bir türlü inanamamışımdır. Öyle düşünemez, o şekilde üzülemez bence insan, özellikle öyle üzülen insan çok şerefsizdir bence.
Biz de 23 sene zarfında üzülecek bol bol şey bulduk. Ama adeta estetikten uzak bir öküz gibi üzüldük, en yıpratanı salya sümük tiksinç bir görüntüyle gerçekleşti, daha hafifleri de ne yapacağını şaşırmış bir ifadeyle.
Tepedeki ruh haliyle üzülen insan ya gerçekten üzülmüyordur ya da üzücü olaylar karşısında bile poz vermeyi düşünebilen bir ruhsuz puşttur. İki türlü de çok samimiyetsizdir. Melankoliyi de samimiyetsiz insanı da sevmem ben.
Bir de melankoli bağımlılığı var, en acaipi. Er kişide pek görülmez gerçi bu durum, zayıflık olarak algılanır. Hatun kişilerde ise çok yaygındır, melankoli bağımlısı hatun kişi bir süre sonra kendi melankolik hallerine hasta olur. İkinci aşamada sorun bağımlılığına terfi eder, çünkü melankoliyi yaşatmak için sorun sahibi olmak gereklidir.
İşte en tehlikeli hatun kitlesidir bu sorun bağımlıları biz er kişiler için. Sorunlarıyla ilgilensen, her seferinde daha kıytırık bir neden bulur yeni dertler edinir, bir türlü mutlu olmaz o, mutlu olmak istemez zaten öyle diyelim veya üzülünce mutlu olur, bu derece tuhaf yani. Elleşmesen daha da bok bir hal alır. Ömür törpüsüdür, manyak eder adamı. Fikrimce böyle durumlarda ruh sağlığının cinsel hayattan önemli olduğu unutulmamalı, bazı fedakarlıklar erkenden yapılabilmeli ve feministlerden daha fazla küfür yemeden konu değiştirilebilmelidir.
Sırf şu yapmacıklıktan emo diye akım doğdu, bu derece yaygın artık hesap et. "emo olmak" denen bir şey var. Ben duygusal olacağım diyerek insan duygusal olur mu lan! Bu ne olum! Aynı şekilde "ben entel olacağım" diyerek jazz dinleyen de vardır ama entellik en azından sonradan kazanılan bir yeti, duygusallık öyle değil ki. Gerçi emonun da duygu yoğunluğu yüzüne vurmuşuna rastlamadım henüz. Bir köşede dikilip, yağmur yağınca sabunlu saçlarla kaçışmak belki bir iç sıkıntının belirtisidir, onu bilemeyeceğim.
Bu emo muhabbeti de şimdiye kadar görülmüş akımların en tırtıdır bence. 68 kuşağını da gördü bu topraklar, her ne kadar ispanyol paça ve biçimsiz saç modelinin ötesine fazla geçilememişse de az sayıda çiçek çocukların yine bir ideali vardı. Heavy metal felsefesi de vurdu geçti bir vakit, punk desen is not dead, disco devrinden bile nasibini az çok aldı şu ülkenin insanı ama emo cidden çok manasız be kardeşim.
Gelmiş geçmiş her akımın yine bir özgürlükçü yanı vardı, kendini dışa vurma durumu, kabullendirme çabası mevcuttu. Akım dediğin kitle hareketidir, bir felsefenin, fikrin kalabalığa yayılışıdır. Akımın coşkulusu mübahtır. Vosvos minibüslü hippi dayılarınız olmasa, onların peşine doksanların metal devrimi gelmese şimdi hem görünüşümüz hem yaşayışımız farklı olurdu. Her akım topluma yeni bir özgürlük bilinci katar, hoşgörü katsayısını arttırır. Akımların sesini duyuramadığı Anadolu insanı bu yüzden daha gelenekçidir. Duygusallığı, kederi, pasif öğeleri savunan bir hareket ise bu nedenle gerçek bir akımın gereklerini yerine getiremez, tırt diyoruz haybeden konuşmuyoruz yani, açıkladık.
Bunu da bitireyim artık, yaz yaz nereye kadar. Yazının bitmesi gerektiğini şu gönderi alanının sağındaki kaydırma çubuğunun boyutundan anlıyorum. Eğer ki o çubuk içinde hareket ettiği boşluğun beşte biri kadar küçülmüşse bu post bitmiş demektir. Eğer ki o çubuk beşte bir değil de altıda biri oluşturmaya başlarsa o da yazacaklarım tükenmiş, saçmalamaya yüz tutmuşum demektir. Her satırda küçülmeye devam ediyor, farkettiysen ufak ufak saçmalamaya da başladım, hadi öperler.

Cevval diyor ki:
Her şeye üzülme!
Üzülürsen poz verme!
Akımın akım gibi olanını benimse!

24 ötmük:

Fatih Dayan dedi ki...

Akım demişken, akımdan, akımın her özelliğini gösteren 0 boyutunda bir kesit alırsak [kesitlerin sonsuz tanesi akımı verir], bu onun eğimini verir. Şu oluş, halk arasında ise diferansiyel alma olarak tabir edilir. Akım türevlenebilir, eğimi ise integre edilebilirdir.

Demek ki, her birey ayrı ayrı akımı oluşturan hali yaşayabiliyorsa o gerçekten bir akımdır. Öyle değilse akım değil, amorfe meyillenme, karmaşıklaştırmadır.

Eğer süper kahraman, süper kahramanlık vasıflarını nasıl elde ettiğini biliyor da kimseyle paylaşmıyorsa ve dahi bu güçlerle insanlara yardım ediyorsa, o yardım, yardım değildir, bilakis bencilliktir.

O zaman ideal nedir? [İdeal olana da kılımdır. Kasmayı sevmem, kasanı affetmem.] İdeal olan, ideal olmayandır ki o da şudur: "pek çok sanılanın aksine, insan DNA'sına kadar hür seçim yapmak üzere kodlanmıştır. Yapmıyorsa onun hayvanlığıdır. Kurallarla, ütopyalarla insan terbiye edilemez. Öğüt isteyen insan öğüt alır, uygular; belki uygulamaz.

Yine bir şekilde paragrafları birleştirirsek. Boşver birleştirme.

Yalnız bi ara tırstım ha ne yapmış lan cevval dedim. Keyif verici madde alıp yazı yazdın sandım.

Fatih Dayan dedi ki...

Hem aklıma gelmişken, senin şu karikatürleri bi kitaba topla, dergi neyin çıkar. İyi benjamin eder bunlar.

Merve Y. dedi ki...

itiraf ediyorum başta afalladım bi noluyo be diye,bu bu cümleler cevvalin olmaz nayırr nolamaz gibisinden.melonkoliyi kendine yakıştırmaman çok iyi olmuş bencede yakışmaz böyle süpersin böyle kal=)

PuCCa dedi ki...

ahahah bizim tuvaletin fayansları böyle taşlarla doluydu.. şimdi ifade edemedim ama öyle işte. ne zaman tuvaletimi yapsam o taşları bişeylere benzetirdim.. Bir grup vardı ki hele, o taş topluluğunu sibel cana benzetiyodum...
bizim evin saatindeki 5 rakamını da arkadaşıma benzetiyorum..

Zeugma dedi ki...

E cidden şaşırttın ama Cevval:) ''Sıcaklar tarzını ve felsefesini değiştirtmiş,melankolik Cevval mi olurmuş?'' diye düşünmeler başlamıştı..
Yok ben melankolik olacağım,entellektüel takılacağım,emo olmak iyi gider demek,zorla bi akımı benimsemeye kalkmak,bunlar yanlış şeyler elbette..
İnsan haklarına aykırı davranmadığımız ve muhatap olduğumuz kişilere terbiyesizlik yapmadığımız sürece içimizden nasıl geçerse öyle davranıp öyle yaşamalıyız bence.Kimse karışamaz,hesap vermek zorunda da değiliz zaten..
Aaaa!!!Dünya zaten yeterince çekilmez halde.Bi de türlü çeşitli yapay insan hiç çekilmez doğrusu dimi yani Cevval? :)

Adsız dedi ki...

Bana sormadan benim düşüncelerimi de döktürmüşsün paşam. =) New Kids On the Block'lu, Dr.Alban'lı dönemlerden, seksenlerin disko dönemlerine, arabeskin vurup geçtiği dönemlerden, popun patladığı dönemlere kadar hepsini gördük çok şükür. Festival festival gezinip headbang yapmış olan deli metalci dönemlerimden sonra aklı başında iyi bir dinleyici olan beni, alternatif müzik gençliği bile Emo'lar kadar tiksindirememiştir. Arabesk rock mı olur aq? Onların bizden "emotional" açıdan ne fazlalıkları var? Tek gözü kalmış bu gençlerin erkek versiyonları gözlerinin birini saçları vasıtasıyla dünyaya kapatarak duygularına gem vurduklarını mı düşünüyorlar? Aynı zamanda, gözü kapatan o saça kıstırmalı bayan tokalarının en cafcaflılarından takınarak hayallerini mi süslüyorlar?

Yazıyı okumadan kolajına baktığımda tükürüğüm genzime kaçtı. Güleceğim diye ölüyordum. Gözlerimde kaç tane kılcal damar patladı sayende.

Vladimir dedi ki...

Aynanın karşısına geçip kendi kendine kendi ile ilgili üzülecek bir alay fikir bulup üzülecek şey çıktı diye sevinen insanlar var. Onlara üzülmüyor çok seviniyorum kendi kendilerini meşgul tuttukları için. Tek benim içimi kıymasınlar. Bencillik işte. Bana ne deme lüksümü kullanıyorum bunlara karşı.

Adsız dedi ki...

Aha! Dedim cevvalim ne oluyor?!! Aşık mı oldu? Yanlış sayfamı diye baktım sağa sola, belki spam blogtur diye :)

Yanlız bu karikatür işi demiş ya birisi, abi dergi mi çıkarsak birlikte şöle ne dersiniz? Bizim çocuklar hep birlikte aylık bir dergi çıkaralım. Blog dünyasından haberler, dinlediğimiz müziklerden tavisyeler falan böle bişiler. Hatta ben birde "sende hisset" diye bir şey yapıyorum. Dinlediğimiz müzik ve izlediğimiz klipleri yayınlayacağız böyle müzik size ne hissetiriyor diye yorumlar alacağız falan :)

Adsız dedi ki...

şu giriş kısmını benim 'dayanamıyom artık' yazımı okuyup mu esinlendin yoksa okumadan mı esinlendin? (yoğurdu sarımsaklasak damı saklas......)

bu akımların bi uniforması oluyo ya ben de ona kılım.. ulen tüm emoların saçları o biçim(anladın sen), tüm metalciler siyah tişört giyiyor..emolar siyah dar pantolon giyiyor, şirin kurukafalı desenler eksik olmuyo ayakkabılarından çantalarından.. teenager'ların aidiyet duygusu herhalde.. ben ait olma duygusunu hiç tatmadım, hep böle ortada kaldım sap gibi..

kendi trendimi oluşturacağım günü bekliyim bari napim..

Deli Profesör dedi ki...

Hocam gerçekten de konunun dübürüne (veyahut kuburuna) lök diye oturtmuşsun. Tam anlamıyla bir nokta atışı. Bu emo isimli hüzünsel mastürbatörler sadece gizemli adam ayağına yatıp da hatun çekmek için binbir türlü şekle girerler. Benim kanıma göre vücudunu satsan, kendi onuruna bu kadar şerefsizlik yapamazsın. Eskiden kıllı kıllı dolaşan hippilerimizin Allah'ına kadar bi ruhu vardı. Özgürlük ruhu. Tipe başa bakmazdı ki o babalar. Yok saçı alayım, tek gözümü kapatayım da, ıvır zıvır. Hayatına yandığımının emoları diğer gözü stepne olarak kullanıyorlar sanki. Hocam hele o Vosvoslar yok mu, ileride bi tane kesinlikle alacam ve onu 70'lerin o rengarenk tonlarında boyayıp konser konser, ülke ülke gezecem. Hatta yolda bu tek gözlü şerefsizleri görürsem de Ian Anderson'ların, John Lennon'ların ruhunun hayrına gözlerinin yaşına bakmadan, gözlerinin emosuna bakmadan (gerçi göz yoktu doğru) onları sokaktaki böcek ezen fırlama veletlerin böceklerin üzerinde çıkardığı o çıtır çıtır sesleriyle ezecem. Oh be, valla ferahladım hocam.

Adsız dedi ki...

Bahsettiğin dünün çiçek çocukları, bugünün entel-dantel ve de aydınları oluyor.Hani, askere kurşun atan PKK'lı teröriste çiçek uzatalım,Kıbrısı kana bulayan Papadopulosa da çiçek uzatalım,bir çiçek de Sarkoziye verelim aman ha ayağımıza kurşun sıkmayalım diyen aydınlar.
Ancak mamayı kesersen tam tersini de söyleyebilirler.

KuPa k1z1 dedi ki...

Tamda öğle yemeği vaktim çattı geldi:)Bende önce senden başlayayım dedim bugün menüde melankoli tipleri ele almışın afiyeçe süslemiş sermişsin soframıza...Ellerine sağlık galiba ben acıkmışım:/ bende şimdiden saçmalamaya başladığıma göre...Neyse baştan alıyorum bu melankoli girişin beni haliyle şaşırttı yok hayır olamaz derken zaten özüne döndün @pucca dediği gibi bende bizim çinileri hep benzetirdim bir beşiğe :S ve sonra akımın akım gibi olanına sen zaten benimsemişsin biz seni böyle çekeriz....ben kaçtım hade öptüler:)

Onur Arslan dedi ki...

hah o ifadeler ilham kaynağıdır Pucca'nın dediği gibi bizimde tuvaletimiz de ifadeler vardı, ben onları karikatürize ederdim zihnimde. Emo dedin. Bizim yerli malı emolarımız var, en komiğinden.

Cevval Portakal: dedi ki...

Son 4 gündür fink atmaktayım, anca ara ara girip yayınlayabildim yorumları, ondan bu kadar birikmiş yoruma cevap da yazamadım. Şimdi biraz gözümde büyüyor ama olsun hak geçmesin, bu gelenek bozulmasın, sıradan başlayayım ben. Uykum da var, yorgun geldim aslında ama olsun görev bilincine sahibim ben. İyi bir insanım aslında ben.

@fatih dayan, hocam şimdi benim bu yorumdan çıkardığım: Eee yani diyoruz ki; akımı kovalayan insan aynı zamanda hür düşünceyi ve özgürlüğü pek savunamaz, netekim o zaten bir kitle ile hareket etmekte veya kitlenin düşüncesini benimsemektedir mi gibi mi yani biraz öyle sanki, aslında çok da mantıklı. Hayli mantıklı yani.
Tırstırabildiysem ne mutlu bana, demek ki kafamda tasarladığım şakayı, tasarladığım şekilde sergileyebilmişim.
Hocam karikatürler güzel de, aslında pek karikatür sayılmazlar biraz fotoroman esanslı, yazıyla bütün olduklarında güzel. Tek başlarına saçmalığın doruklarındalar.

@merwe(mj), euehueh evet kafadan bir eğreti durmuş zaten sayfada, özellikle çevresindeki konuşma baloncuklarıyla o paragraf hazmedilemez. Hiçbir şekilde yakışmıyor yani bana.
Teveccünüz, o hepimizin hiperliği. :)

@pucca, ahahahahahahaoha, Sibel Can yıldız kümesi gibi, 5 rakamını arkadaşa benzetmek de apayrı bir hayal gücünün ürünüymüş. Ben de sürekli o kalebodur desenlerini, halı desenlerini vs... bir şeylere benzetiyordum ama bu kadar spesifik çağrışımlar yakalayamıyordum, eciş bücüş suratlardı hepsi.

@kasımpatım, tüm post o şekilde devam etseydi blogun başlığını da "Maşuk Diyor ki:" olarak değiştirirdim.
Özgürlük tanımını da çok güzel yapmışsın canım benim, biraz ebeveynvari olmuş sanki ama tam ayarında olmuş. Her kelimenin sonuna -vari getiriyorum, yepyeni kelimeler üretiyorum, TDK'dan küfür yiyorum.
Dünya insanlarının en doğal hali, süreci hesaplayınca bana tamamen yapay geliyor zaten, onun üstüne ekstra yapaylık hiç çekilmez bence de.

@buzcevheri, birebir katılıyorum hocam. Sana da bayadır uğrayamadım buradan çıkıp ilk işim oraya gelmek olacak, geldiğim gibi de post ayarında bir yorum bırakırım herhalde. Tabi sen bu satırları okuduğunda hepsi olup bitmiş olacak büyük olasılıkla.
Her nesil olarak bir sonraki akımlara bok attığımızın farkındayım, bizden öncekiler de bize bok atardı malum ama bize kadar en azından bunun bir tatlı atışma olarak uygulandığını düşünüyorum. Bizlerden sonrakiler gerçekten de sürekli daha fazla bok atılmaya müsait hale geliyorlar, her nesil bir öncekinden daha bir kıytırık gelişir oldu nedendir bilinmez. Esas akımlar bizim kişilik aradığımız tarihlerde tamamen sindirildi, geriye de böyle emoydu filan kıytırık mevzular kaldı sanırım akım konsepti içerisinde işlenmemiş.
Strafordan şaka odununu da görmüştüm zamanında, aynı bildiğin odun görünümündeydi, odunun sahibi muzur şahıs gördüğünün kafasına indiriyordu bunu, film setinden mi arakladı ne yaptıysa artık.

@vladimir, "bana ne" de bir çözüm aslında, ama o vakit yazacak konu kalmıyor. Bir ara yapmalı ama bunu tespitleri yazıp yazıp sonunda "bana ne!" demeli, eleştri tarihinde çığır açılır herhalde. :)

@zehirliörümcek, hehehe ben aslında en çok şu sayfaya ilk defa girip, bu son posttan ilk iki üç satırı okuyup "hade len" diyip, gitmişler için çok üzülüyorum. Onlar bir şey kaçırdığı için değil, ben okur kaçırdığımdan üzülüyorum, hani önceki postları okusalar belki daha iyi bir intiba bırakırdım, şansım yüksek olurdu o bakımdan.
Hocam dergi çıkartmak güzel fikir de, kolay bir iş değil, bunun dağıtımı var, cartı var, curtu var, varoğlu var... Ama eğer dersen ki yav yapalım işte, kağıda yazılı bir şeylerimiz olsun, o vakit bir fanzin denemesi yapabiliriz diye düşünüyorum.

@artificial, aaaa! hocam ohannesburger diyorum. Yorumu okuyunca, hani düşük bir ihtimal de olsa, acaba benim en tepede tiye aldığım duygusal içeriğe benzer bir paragraf kaleme almıştı veya eşya desenlerini canlandırma durumu üzerine yazmıştı da o yüzden üzerine mi alındı diye düşündüm. Durumu nasıl kurtaracağımı hesapladım bir an.
Sonra girdim postu okudum, kafalarımızın eş zamanlı olarak aynı espriye çalışmış olması nasıl bir tesadüftür hocam, cidden çok şaşırdım, ama eğer zamanında okumuş olsaydım o yazını, ben yapmazdım emin ol.
Üniforma olayı aslında her akıma özgü bir durum dediğin gibi. Ben de biraz kafa yormuştum bu konu üzerine, daha genç dönemlerimdeki marjinal görüntüme mantıklı neden bulmaya çalışıyordum aslında o zamanlar. Bu klişeyi, benzer fikri paylaşan insanların birbirlerine kendilerini belli etme tavrı olarak tanımlamıştım kendimce, hala da mantıklı geliyor aslında bu neden. Ki düşününce sırf bu tip sanat ve düşünce akımlarından öte politik akımlarda da aynı durum gözleniyor; zamanının paçalarını postalının içine sokmuş milliyetçi topluluğu ile paçalarını postalının üzerine indiren sosyalist topluluğu gibi. Her iki grubun da yazın çektiği çileyi hesap edemiyorum, ne mantar yapar o ayaklar postalın içinde.

@deli profesör, bu yorumu da ayakta alkışlıyorum hocam. O vosvosların ben de hastasıyım, bir kaplumbağamız mevcut esasında yakın arkadaşların elinin altında bulunan ama ben microbusları daha çok seviyorum. Ki bir iki kişiyle karşılaşmıştım vosvos minibüsüyle kampa giden, gayet karavan kıvamına getirilebiliyor o arabalar. Tavanları yükseliyor, içeri masa, ufak tüp, çekyat benzeri koltuklar... çok ergonomik, herkes rahatlıkla "pimp my ride" tadı alabilir o arabadan. Emo ezmek de cabası.

@orpen, genelleme yapmanın dayanılmaz hafifliğini tatmışız sanki. Hee tabi var mıdır bu profile uyan zamanının hippisi illa ki vardır, belki kalabalıklardır da o başka.
Ancak çiçek çocukların olayı, nerede hain, şerefsiz, katil varsa çiçek uzatalım değil. İnsanlar birbirine kurşun yerine çiçek atsın şeklindeydi. Yani hain kalleş pkk bize çiçek atsın, türk askeri de onlara çiçek atsın, amerikan askerleri de ıraklılara çiçek atsın, gül bahçesine dönsün dünya, şeklindeydi. Bundan da daha barışçıl ve güzel bir ideal olmasa gerek dünya üzerinde.

@kupa kızı, euheuh yalnız bu arada farkettim, hani şöyle bir kötü anıma denk gelse(çok kötü anıma), bunalsam, biraz içimi dökeyim desem şu diyarlara uğrayan kalmayacak, herkes korkmuş ilk paragraftan. :D
Afiyet olsun diyorum, çalışma temposu böyle bir şey işte sayfalarca saçmalasan bir şey demeye hakkımız yok, hakkındır. Milletçe hakka tapıyoruz zaten.
Öpüyore.

@otopsiraporu, hocam yerli malı emolarımız derken, gayet varoşu bol bir semtte ikamet etmekteyim ben. Gözlemlediğim kadarıyla varoş güruhta trend olanı benimseme çabası had safhada. Bir dönem break dance yapmaya çalışan, bol şortların, pantolonların üzerine bulls forması giyip köseleden vazgeçemeyen bir kalabalık türemişti, düşüncelere sürüklemişti beni.
Aynı şekilde şöyle bitişik kaşların yarısını örten tutam saçları, o uzun sivri kayık ayakkabıların üzerine düşük bel kotları, damalı kemerleri görsem gözüm açık gitmem buralardan, taşınırken yani.

KuPa k1z1 dedi ki...

Aşkolsun cevvalim iyi günde kötü günde ölüm bizi ayırana dek ahahaha :)Zaten beni bir tek sen anlıyorsun:):P

Cevval Portakal: dedi ki...

Hehe merak etme öyle bir konuma gelsem de en fazla yeni bir blog açarım kimseye hissettirmeden, oraya yazarım "her şey üstüme üstüme geliyor, çok bunaldım..." diye. Kötü günümü yazmam buraya konsepte aykırı. :D
Bu arada az önce bobilerde gezinirken bir monte buldum, linki vermeden önce belirteyim; ben insanları görünümüne göre yargılamam, bu konuda olabildiğince özgürlükten yanayımdır, kimin nasıl görünmek istiyorsa öyle görünmesi gerektiğini savunurum ama şu fotoğrafı görünce de "bu ne lan!" demeden edemedim. Hakkaten bu ne lan oha!

Zeugma dedi ki...

Cevvaal !!Yine kayboldun diye korkmuştum ya??Şükür geldin tüm neşenle.Şenlendiriverdin herkesi :)
Aferin Cevvalciiim :DDD Tam benim son cümlemi temsil eden ''Türlü çeşitli yapay insan''için bu kadar güzel bir foto bulunamazdı.Nedir şimdi bu yani ? Bakarken öğürmek için ideal bir örnek cidden :)
Kupa K1z1 ?? Ne çabuk unuttun beni..Hani seni ben de gayet iyi anlıyordum.
Öptüler..Ondan sonra da küstüler :(
Ühhüü !!!

KuPa k1z1 dedi ki...

zaten fotoğrafın altındada resimdeki şaşkın ifadesini andıran bir cümle var "neyim la ben!!!" cevvalimde bu ne lan demiş...valla bende çözemedim :)))))

Cevval Portakal: dedi ki...

Hepimiz ayrı ayrı anlıyoruz @kupa kızı'nı kasımpatım.
Bu arada abarttım biliyorum ancak bu aralar evde duramıyorum nedense, biraz fazla yoğunlaştım yazamadım yeni bir şeyler. Yoksa bir yere kaybolmuşluğum yok yani. Aslında bu akşam yazmayı düşünüyordum da çok uykuluyum, bu yorgunlukla kafamın pek iyi çalışamayacağından şüpheleniyorum, dandik bir şeyler karalamak da istemiyorum, şimdi bunları yazarken cümle kurmakta zorlandığımı farkettim.

KuPa k1z1 dedi ki...

Ay ay resme o denli dalmışım ki kasımpatımın yorumunu görmeden yazmışım bühüü affet beniyy lüfen kasımpatım sende beni anlıosun biliyorum :):) sevindim bir an be içim gıdı gıdı oldu :)küsmeler bize gelmez....Bir çocuğun ufak parmakları gibi barış işareti yapıyorum barış değil mi?

Saçma dediğimiz şeylerde aslında okunası oluyor:)

gerbera_ferezya@hotmail.com dedi ki...

yorumları okumak daha zor oldu:))

Zeugma dedi ki...

Sıcaklar hepimizi ayrı bir şekle soktu sanırım Cevvalcim..
İnsanın canı efor sarfedecek hiçbir şey yapmak istemiyor,haklısın.Kendini zorlama bence de.Canın ne zaman isterse o zaman yaz.Kimsenin kırılacak,gücenecek hali yok :)
@Kupa K1z1,şakacı olduğumu yeterince biliyorsun :D Umarım sözümü ciddiye alıp küstüm zannetmedin :D
Sıcaktan canım sıkılıyordu galiba,seni sevdiğim için şakayla karışık yazdım o sözleri.Ben sana hiç küser miyim?Öpüldünüz ama küsülmediniz (Türkçeye bak şimdi):))
Cevvalcim bi'tanecim de arada tercümanlık görevi üstlenmiş, kimseler kırılmasın istemiş.Cidden süpersin Cevval!!

çii dedi ki...

evet... evet... "bütün dertler beni mi bulur" insanları... yeni bir dert çıkmadıkça aylarca onda takılı kalabilyolar...
ben melankoliye kanarım aslımda... gider konuşurum da bi de...
sonra "bunu dert ediyon be" derim içimden ama çaktırmam...
şu akım mantığını da hiç anlayamamışımdır... ne yani duygusal olduğun için mi emo oluyosun, emo olduğun için duygusal yönünü ortaya çıkartıyosun :p

Cevval Portakal: dedi ki...

@kupa kızı-kasımpatı, siz ne güzel kaynaşmışsınız orada öyle, ikinize birden hitap edesim geldi.
İnsan insana küser mi hiç diyorum.
Bazen insanın üzerine öyle bir rehavet çöküyor ki yazası bile gelmiyor, sıcakların da etkisi var galiba, bir şeyler karalıyor beğenmiyor uçuruyor, sonra hevesi kırılıyor erteliyor işi. Daha bunun Ağustos'u var o zaman ne olur hiç bilmiyorum, pheeyyy...

@petunya-egzotice(candies), inan ben de rumuzu buraya aktarırken biraz zorlandım. :D

@çii, evet bu tüm dertler benim başımda insanlarına en başta insan kayıtsız kalamıyor, destek oluyor vs... Bir süre sonra anlıyor ki o dertler hiç bitmiyor, o baş sürekli dert kovanına sokuluyor, işte o vakit insan da vicdanı filan bir kenara bırakıp olay mahallini terk ediyor.
Aslında düşündüm de ben emoların herhangi bir duygusal tarafıyla karşılaşmadım henüz, aynadan kendi fotoğrafını çekmenin ağır buhranlarla bağlantısı nedir ki.