AKTARMALI
Bok var... Sabah orada olmam gerekliymiş bik bik bik...
Sabah orada gözleri torba, ağzı kuru, iki kelimeyi bir araya getiremeyen uykulu bir mal proje tanıtacak, bilmiyor mu?. İki gündür uyumamışım.
Son ana iş sıkıştırıp, bir de emir vermeye kalkıyor ya en sinir bozucusu da o. Yanımdaki iğrenç herif de yine horlamaya başladı. Nasıl kötü bir güne başladım yarabbim. Beni hiç uyutmayan üç günlük bir kötü gün. Adam gibi bir yatakta uyanana kadar da devam edecek. Al sana bir dirsek daha, çam yarması! Kapmış zaten cam kenarını.
Susadım lan ben, nerede kaldı bu piç kurusu! Tuşa basalı iki saat oldu. İşin değil mi bu senin, uyuma orada sıpa.
-Buyrun efendim.
-Su alabilir miyim?(heleşükür)
-Hemen getiriyorum.
Yine gidip uyuma da orada.
Bütün otobüs uyuyor mışıl mışıl. Kendimi bildim bileli ne oturur vaziyette, ne de bir vasıta da uyuyamamışımdır. Şu sakallı dingil yana kıvrılmış, bir de öyle mi denesem, belki olur. Salyalarını koltuğa akıta akıta nasıl da uyuyor, pis herif. Eee nerede kaldı bu velet. Bilerek gelmiyor, uyandırdım ya gıcıklığına oyalanıyor orada... Sen uyuzsan ben iki kere uyuzum kuntiz. İşkencelere doyurucam şimdi seni, bekle. Heh geldi.
-Kola var mı?
-Su istemiştiniz.
-Onu az önce istedim, kola var mı?
-Servis iki saat sonra başlayacak efendim.
-Kola var mı yok mu?
-Var ama servi...
-Lan bana ne servisten, bir bardak kola getiricen işte!
-Tamam efendim.
Kolayla gel, kahve istiyicem yanına ahahaha. .. Ananı ananı n'oluyo lan! Nasıl fren koydun öyle! Şöför de mi uyuyor bu otobüste .mınakoyyim yaa!
-Ayy ayy ayy gitti çocuk!
Hassk... Bir bu eksikti be. Çarptık bir şeye ama... Gidelim işte gidelim off ya, inmeyin lan otobüsten gidelim işte, uyumuyor muydunuz siz şerefsizler. Dur bakayım ne olmuş.
Off off bu ne! Sıçtık. Tavşan gibi almış vallahi altına, bisiklet bile yamuk yumuk olmuş. Cidden de çocuk bu. Ne işi var çocuğun bisikletiyle dağda. Yazık.
-Doktor yok mu? Ambülans çağırsın biri!
Ablacım doktorluk hali mi kalmış onun. Öeğğ midem bulandı he, nasıl olmuş bu böyle, şekli değişmiş adeta. Gazete filan örtün lan bare, duyarsız ibneler. Eee ne olacak şimdi...
-Pınar, otobüs kaza yaptı.........Lan yok öyle değil, çocuğa çarptık. Üç saattir ambülans bekliyoruz..........Ne biliyim nerede dağın tepesi işte. En son Afyon'da sucuk ekmek yedim, oralarda bir yerdeyim herhalde...........Sabaha yokum yani ben yetişemem daha, özürlerimi iletirsin..........İyi tamam hadi görüşürüz, şarjım bitiyor, öğlen orada olurum..........Şarj etmeye vakit mi bıraktın!.........Tamam tamam hadi öptüm...........Pınar, sinir kulaklarımdan çıkıyor, delirtme beni, kapa şunu!
Lan boşu boşuna çektiğim çileye bak. Karınla iş arkadaşı olursan böyle olur. Çocuk, senin de ne işin var dağın tepesinde, kendi canından oldun, benim de ömrümden ömür aldın şurada. Hakikaten, ne işi vardı burada bu çocuğun.
Sabah oldu, beş saat geçti ne bitmez çileymiş. Aaa battaniye var lan...
-Pişt muavin.
-Efendim.
-Lazım mı şu battaniye.
-O şöförlerin.
-Lazım değil yani.
-Ama o şöförleri...
-Üzerinde uyuyan olmadığına göre lazım değil, aldım ben onu.
-Ama olmaz...
-Hadi canım hadiii... Çarpmasaydınız çocuğa, otobüs kalkınca geri veririm. Giderken haber verirsin bana, şu ilerde uyuyorum.
Bunların da yeri güzelmiş he, devrilip yatıyorlar yol boyunca. Böyle VIP otobüs yapsalarya işte. Her yolcuya böyle bir mekan ayarlasalar kat kat, verirdik parasını. Neyse darmış uyunmaz burada, hava güzel açık havada daha rahat uyurum döne döne.
-Onu alamazsını...
-Çocuğum bak kızdırma beni, kaptan direksiyonda uyuyordu zaten. İşinden ederim hepinizi. Altüstü battaniyeyi aldık, ne laf yaptın... Yastık mı o? Onu da ver bakiyim.
-Ama...
-Lan kes!
Şu ilerisi iyi gibi, uzak biraz ama olsun daha iyi, düz, çimenlik. Gürültü de yok, doğaya bırakayım kendimi, hehehe.
Ohh temiz hava ne güzel aldı pis elektriği, iyi uyuttu. Gelmedi mi ambülans filan yaa. Oha saat iki! Öğlen olmuş. Bir bakayım duruma, ceset kokmuştur lan bu saate.
Lan lan lan gitmiş! Otobüs yok lan! Piç muavin! Bıraktın lan beni dağın başında, bitiricem olum senin muavinlik kariyerini. N'apıcam lan ben burada. Bir allahın kulu farketmedi mi yokluğumu. Hay .mınakoyyim başıma gelene bak.
Tüü telefonu da açık unuttuk, yemiş bataryayı. Talihime sokayım!
Aha kamyon geliyor, şu otobüse bir yetişeyim, terör estiricem yeminle! Durdu, durdurdum bu sefer.
-Ustam otobüsü kaçırdım, ne tarafa yolculuk?
-Hangi otobüs?
-Muğla Otobüsü.
-Ben de oraya gidiyorum, gel.
-Yakalar mıyız otobüsü?
-Yakalarız yakalarız, yol aynı.
Geliyorum lan muavin, gazabımdan kork!
Yakalayamayız biz otobüsü filan, böyle tıngır tıngır. Biraz daha bekleyip araba mı bulsaydım. Durmuyo ki o ipneler de. Katil tipliyiz sanki. Ohoo 2 saat geçti, varmıştır onlar. Bulucam olum seni muavin.
-Abi yük ne?
-Portakal.
-Bu mevsimde?
-Sera portakal.
-Tatsız olur be abi.
-Tatlı tatlı.
Bunda da ne muhabbet varmış, doyum olmadı. Pınar, önce muavinin sonra senin ağzına sıçıcam. Ne işlere soktun beni.
-Birader şurada bir yere uğrayalım, oradan devam ederiz.
-Abi otobüs?
-Yakalarız yakalarız. Mal bırakıcam bir yere.
.arraaamı yakalarız.
Ev lan burası bildiğimiz, dağ evi. Buraya mal mı bırakılır. Gitti gelmedi dallama. Karnım da acıktı. Yemek mi yiyor yoksa bu içeride. Mal filan indiren de yok. Bana ayak yaptı, karnını doyuruyor çakal. İnsan bir sorar, yer misin diye. Çok acıktım lan ben. Eee sen içeride tıkınıyorsan, ben de senin portakalları yerim. Karın doyurmaz ama olsun bakalım tatlı mıymış portakallar cidden, hehehe İnip bakayım ben şu kasaya.
Nasıl açılıyor ki bu. Alengirli işmiş. Yanlardan raptiyelemişler muşambayı. Dört-beş tanesini söksem anlaşılmaz, aradan kol geçer. Heh oldu. kasa kasa portakal, hehehe.
Bu ne lan? Ayak lan bu! Biri var içeride, dur bakayım sökelim şunları iyice. Kadın bacağı, oha! Jartiyerli. Kadın var içeride. Uyuyor galiba... Hassk... Gerisi yok lan! Hass..
-Ne arıyosun birader? GÜP!
"Jeepers creepers. Where'd ya get them peepers . Jeepers creepers. Where' ya get those eyes..."
-Hilmi... ... adamı nered... buldun.
-Otobüsü kaçırmı....... otostop çeki.... ben de.
"Golly gee. When you turn them heaters on..."
-Otobüs..... çok sakat old.... Nasıl aldınız heps....
"Woe is me. Got the put my cheaters on..." Of başım!
-Dün kaçan çocuğa çarpmış otobüs, önce şöförle muavini aldık. Yakup giydi şöförün ceketini, çiftliğe götürdü onları. Çocuğun organlar ezilmiş ama, gömdük onu orada. Çiftlikten yakılacakları getirirken, buna rastladım. Nasıl olduysa otobüsteymiş. Görmemişiz, kalmış orada.
-Gerizekalılar! Otobüs bildirmiştir kazayı, ararlar. Bunları halledip gidiyoruz. Neyse güzel para kaldırdık, son vurgun bu olsun. Öldü di mi o ?
"Where did ya get them there eyes..."
-Akıttım abi pekmezini. Napıcaz, götüreyim mi çiftliğe.
-Boşver o eksik kalsın, parçalar yakarız bunlarla birlikte.
Of başım, neyle vurduysa itoğlu it! Kanıyo başım. Allah'ım nasıl kabus bu. Film karesi gibi. Ölücem lan! Oğlum Mesut kaç buradan sonun geldi. Pınar ağzına sıçayım Pınar... Öldürecekler lan beni. Parça parça adam yakıyorlar lan burada. Yaşadığımı anlarlarsa sıçtım demektir. Çaktırma, kımıldama...
-Tamam abi, ben bi çöydüreyim sonra parçalarız.
"You're looking' sweel, dolly. I can tell, dolly."
Orsbuçocuğğ sanat yapıyor sanki, pikaptan müzik dinliyor bir yandan. Kodumn psikopatı. Kamyoncu ayısı tuvalette, kaçacaksam şimdi kaçarım anca. Bir anda koşmaya başlasam. Off başım çatlayacak! Kaçsam yakalar bunlar. Kapı da arkasında şerefsizin. Yerimden kalkabilir miyim, onu da bilmiyorum. Arkasını döndü Mesut, yap bir şeyler. Odun gibi kol bacak atıyor herif ateşe! Balta var diğer tarafta, ulaşabilir miyim? Yanık et koktu. Nereye düştüm ben böyle! Cehennemin prototipi! Pikap?
"One of your old favorite songs from way back when..."
Döndü arkasını. Al pikapı göm kafasına Mesut. Yap şunu kurtar kendini, heh şöyle sessiz sedasız kalk yerinden, usulca, sezdirmeden...
"Dolly'll never go away agaaaiiiinnn...." POT!
Fırına girdi kodumun zebanisi!
-Aaaağğğğ HİLMİİ!
Biraz da sen yan göt seni...
-Abii?
Balta benimdir.
-Hilmi, n'apıyorsun yavrum sen tuvalet fırçasıyla dikildin karşıma? Adam mı öldüreceksin elindekiyle, he? Hilmi'cim. Götün de açıkta kalmış. Bende balta var Hilmi. Yaklaş Hilmi. Kaçma canım, kaçmaa...
ZFANK!
-Alo Pınar............Hattı arkadaşımın telefonuna taktım..........Onu diyecektim, geliyorum ben birazdan...........Gürültü mü? Kamyon gürültüsü o. Kamyon geçiyor yanımdan...........Pınar ben seni balayımızda Avrupa'ya götürmüş müydüm?...........Eşşeklik etmişim o zaman, topla sen eşyalarını, Paris'e ilk uçağa iki bilet al...........Ciddiyim canım, hadi sen topla bavulunu, veya siktiret toplama yenilerini alırız Paris'den..............Hadi yavrum ben de seni seviyorum..........Evet canım ciddiyim...........Venediğe geçeriz oradan, evet ciddiyim.............Yaa Pınar, delirtme beni başım ağrıyor zaten. Uçak bileti al işte Paris'e, kapa şunu!
Organ işinde de ne para varmış. Pheyy gani gani...
-Happy End-
Pek değerli ve saygıdeğer blog insanı sayın Buzcevheri şahane bir mim dalgası başlatmış. Bize beş kelime vermiş, demiş ki bu kelimeleri kullanarak hikaye yazınız, biz de okuyalım. Ben de öyle yaptım. Kelimelerim; Pikap, raptiye, jartiyer, bisiklet ve tuvalet fırçasıydı. Beşini de çaktırmadan kullandım hikayede.
Dalga yeni başladı, bolca paslayayım da yayıldıkça yayılsın.
Kasımpatı: Diş, bardak, yelpaze, ızgara, mendil.
Okyanustaki Rüzgar: Meşale, böcek, zımpara, macun, yeşil.
Pudra: Pudra, ruj, poster, ışık, toprak.
Devrim: Çakmak, hoparlör, rüzgar, afacan, çarşaf.
KacMeE: Sifon, tarak, vinç, yelek, bayrak.
Cevval demiyor ki: Yazmak zorundasınız!
Devamını da oku!>>