Ahmet Çakar vardı, eski hakem, hepiniz biliyorsunuzdur. Bu aralar, sunmaya başladığı yarışma programı ile unutulmaz geyiklerin gündem maddesi olmaya başladı. Çok sinirlendirdi beni, başlarda güldürüyordu ama sonradan sinirlendirmeye başladı.
Geçenlerde babamla oturmuş kanaldan kanala zapıp, otostopçunun galaksi rehberi tadında maceralar yaşarken dumur olimpiyatlarında rekora koşturdu bizi bu Ahmet. Ekranda, tahayyül etmesi güç bir görüntü ile karşılaştık birdenbire. Bir kadıncağız, bu ruh hastasının yarışmasında finale gelmiş, son soruyu bildiği takdirde kazanacağı miktar 179.000 YTL. İşin hinliği bir de teklif var 8.000 YTL, isterse soruyu cevaplamaktan vazgeçip sekiz bin yeteleyi alabiliyor. Dumur noktası ise soruda, çok net hatırlıyorum aynen şu şekilde: 1966 Dünya Kupası'nda çalınan kupayı bir çöplükte bulan köpeğin ismi nedir? (ebeenhamı) Biz kumandaya sihirli bir şeymiş gibi bakarken, kadıncağız da artık nasıl bir tuhafsa, düşünüp düşünüp "ayy ben kendime kızıyorum, nasıl bilemem bunu" diyor. "Soruyu cevaplıyorum: Ahmet Çakar!" diyeceği yerde. Lan parayı vermeyeceksen adam gibi söyle, ümitlendirme insanları. Dikkatimi çekti, bu rezalet programı bir iki defa baştan sona izlemeye çalıştım, tam olarak başaramasam da(dayanılması gerçekten güç), programın insanların acıları üzerinden reytinge ulaşmaya çalıştığını farkettim. Süpersonik sunucumuz Ahmet ile yarışmacılar arasında genelde şu tip diyaloglar geçiyor.-Paraya çok mu ihtiyacın var Memet!
-Evet Ahmet bey çok zor durumdayım, bu para benim tek kurtuluşum. Borçlarımı ödeyeceğim bu parayla.
-Kime borcun var Memet, tefeciden para mı aldın? Öldürecekler mi seni? Stüdyonun kapısında mı bekliyorlar yoksa?
-Ahmet bey kurtarın beni, hayatım tehlikede ühühü ühü...
-Bu para senin son umudun mu Memet?
-Ühühü snıf snıf.
-Daha önce de bacağından mı vurmuşlar seni Memet, o yüzden mi topallıyorsun sen?
-Ahmet bey bokunuzu yiyim, parayı kazanamasam da polis filan çağırın bare.
-Senin sesin güzelmiş Memet, hadi bize bi türkü söyle.
-Yaralıyam yaralıyaaaam, gözü yaşlı parasızaaaammm....
Lan bu ne! İnsanları maymun etmek niye. Sonradan düşündüm çok yaygın bu, özellikle haber bültenlerinde çok insafsızca uygulanan bir yöntem. Mesela geçenlerde ruhsatsız havai fişek imalathanesi patladı, felaket yaşandı. 21 kişi can verdi, 100'den fazla yaralı... Kanalın tekinde "son dakika" anonsu eşliğinde izliyorum haberi. Bir yaşlı teyzecik gelmiş, oğlunu arıyor. Öldü mü, sağ mı belli değil. Kadın çaresiz ne yapacağını şaşırmış, gördüğüne oğlunu soruyor. Yavşak habercilerimiz de doğrultmuşlar kameraları kadına, surata zum, göz yaşlarına zum, titreyen ellere zum, izleyeni ağlatana kadar zum. Onlardan yavşak olmasın, haberi montajlayan kardeşimiz de vermiş alttan "Requiem for a Dream"i, dını dınıı-dını dını dını nını nı... olmuş sana haber. Bir gariban kadının acısı böyle sömürülür mü, reyting malzemesi yapılır mı? Fona müzik koyulur mu? A'salak evlatlarım benim.
Skindirik dizilerinde, üçüncü sınıf oyuncular ile yakalayamadıkları duyguyu yakalamışlar tabi, kaçırılır mı hiç. Hemen akşamında, patlamada anneleri ölmüş 3 çocuğun evine gitmişler, dizmişler kanepenin üzerine ağlatıp ağlatıp çekim yapıyorlar. Aradan 3-5 gün geçti, aynı çocuklar evden atılıyormuş, yine müzik eşliğinde ağlatılıyorlar. Annelerinin mezarına götürdüler, orada da ağladılar. Dizi çeviriyor eşşoleşşekler! Bir insanın yaşayabileceği en büyük üzüntü böyle bir boka alet edilir mi lan hiç. Rahat bıraksanıza insanları, göt herifler! Sizin habercilik anlayışınızın içine sıçayım ben! Lan var ya, şu blogda böyle sinirlenerek bir şey yazmışlığım yoktur benim. Klavyeyi bu kadar hunharca kullandığım görülmemiştir benim. Bu haberden para kazanan televizyoncunun da, buna prim veren seyircinin de kafasını zikiyim. Küfürbaz ettiniz lan beni!
Bu post kafamda tasarladığım kadar eğlenceli olmadı ama iyi oldu, iyi. Deşarj oldum lan! Bu arada köpeğin ismi Pickles'miş, kupayı çöplükte bulan.
Cevval diyor ki:
Televizyonun insanı küfürbaz yapabileceğini farket!
Bahsettiğimin bir benzeri ile karşılaşırsan kanalı değiştir! Reyting kaybetsin şerefsizler.
Dünya kupasının da bir kokusu olduğunu unutma! (yoksa nasıl bulsun lan köpek)
20 Şubat 2008
Küfrü hak edene acımam!
öten: Cevval Portakal:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 ötmük:
Böyle bir diyalog; kupanın kokusu yok ebesinin kulağı vs vs..
Tv denen şeye uzaktan bakıyorum ve kacıyorum.
Aslında cok da şaşılası bir olay gibi gelmedi bana..
İktidar ile muhalefetin bu ara aralarında gecen '' oha ne oluyor lann ?? '' tadındaki sözlerinin yanında teyy...
Bu arada reklam da gireyim canım cekti.
Az sonra.
( anlamsız oldu ama zaten bir anlamı var mı kii !?.. )
O programı ben de izliyodum.Ne kadar angutça sorarlarsa sorsunlar sorunun yanıtını bulabiliyorum.Daha izlediklerimde sadece bir kez bilemedim :D
Mimlendiniz! :o)
hıc sasırmadım ben de o adam cok vahşi ya. tut sacından sallandır balkondan fılan vur booyle ıyk
Hakemden sunucu olursa ve kanal Fox olunca böyle oluyor.Ne kadar abartı,saçma apan şey varsa bu fox tvde.Bu sıralar yeni bir program başlamış galiba sunucusu erman toroğlu.Hayırlısı...
Yazar cok tesekkurler...
Selamlar Burcu
Sen de öt!