Ne pis sıcak yapmış İstanbul bea! Bir iş görüşmem vardı bugün, sabahtan fırladım oraya gittim. Ara ara ter bastı, ağzım filan kurudu, ceket fazla gelir oldu. Elimde, içine su şişesi sıkıştırılmış ceketle dolandım ortalarda(takım elbise ceketi değil bu, tiksiniyorum takımdan). Uzun zamandır da yanımda su ile gezinmemiştim, ayrı bir tat aldım bu günden.
Eve gelirken de bakkalıma uğradım sigara almak için. Her gün mütemadiyen uğruyorum bu bakkala. Dükkanda bir yaşlı amca vardı, bakkalın kendisi(bakkalı işleten adam, dükkan olan değil) yan tarafta namaz kılıyor. Amca girdiğim gibi, ağzımı açamadan "ben bilmem, bekleyeceksin" dedi, namaz kılan işletmeciyi göstererek. Biraz bekledim, sonra sabırsızlandım "amca ben sadece sigara alacaktım ama..." diye sitem ettim. O da bana "çok mu acelesi var?" dedi. Lan hayran kaldım var ya adamın söyleşine. 80 yaşında hacı amca Aristotales oldu bir anda gözümde. Öyle klas söyledi, öyle güzel geçirdi ki lafı, mal oldum orada. Hayatımın mesajını aldım amcadan. Ağırdan alacaksın, sabretmeyi bileceksin, akışına bırakacaksın, herşey kendiliğinden olur, merak etme dedi bana adeta. Çok etkilendim.
"bakkal" kelimesi de ne kadar işlevseldir. Hastanenin adının "doktor" olması gibi bir şey aslında, düşününce.
Böyle düşüne düşüne eve geldim. Arkadaşımdan aldığım American Gangster filmi duruyordu bir kenarda, onu izlemeye koyuldum. Hayatımda film izlerken hiç böyle sinirlendiğimi hatırlamıyorum ben. Bir sinemasevere yapılabilecek daha büyük bir saygısızlık hayal edemiyorum ben. Binbir türlü laf cambazlığı yapıp savunduğum korsan sektöründen böyle bir ihanet beklemiyordum ben. Filmin altyazılarını hazırlayan dingile çok pis duygular besliyorum ben. Lan hadi ben, ingilizcem Harlem'de geçen bir filmin tüm detaylarına varmaya yetmediği için altyazıya ihtiyaç duyuyorum. Peki ya sen hiç ingilizce bilmezken neden çeviri yapıyorsun be eşşoleşşek. Adam resmen filme senaryo yazmış. Karşılıklı oturup konuşan iki adamın mimiklerine uygun cümleler uydurmuş, sıralamış altyazı diye. Çok küfrettim kendisine. Ben bunu hakketmedim.
Fenerbahçe de çeyrek finale çıktı, Ahmet'e konuşma baloncuğu eklemiştim geçenlerde, kendine karşı benden daha insafsız olacak ki bikini giymeyi göze almış. Ben yapamazdım yani, utanırdım. Giydiremezdim Ahmet'e PhotoImpact'de bikini. Heyecanlı maçtı ama bir ara spiker gaza gelip "Alex, Kanoute'yi maymun etti adeta!" filan dedi. O kadar heyecanlıydı yani, yayıncıya RTÜK'ü unutturup insanları aşağılattıracak kadar heyecanlıydı.
Macera dolu bir gün daha böyle sonlandı. Sonlanalı da 4 saat oldu. Ben buna bir başlık uydurup yarına hazırlansam iyi olacak artık. Hadi naş. (yazarken dinledim: Culcha Candela-Back to our roots)
Yarın oldu anlattıklarımın hepsi dündü, başlığı uyduramadan uykuya yenik düştüm ben. Bugün de hiçnir şey olmadı. Kahvaltı ettim başka da bir olayı yok. Düne özeniyorum vallahi, gıpta ilen anıyorum dünü.
Cevval diyor ki:
Karşılığında sadece "ben haklıydım" diyebileceğin iddialara girme!
Yaşlı insanların bunamamışlarından hayat dersi al!
Dün bugünden daha eğlenceliyse yarının planını yapmaya başla!
4 Mart 2008
Yabancı dil bilmiyorsan çeviri yapmayacaksın!
öten: Cevval Portakal:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
12 ötmük:
Yanlışın var, maymun olan Kanoute değil Keite'ydı. Gerçi farketmez ikisi de arap olunca birbirine benziyor.
Çeviri olayına değineyim ben. The Legend filminde bir ara adam "Tanrı yok" diye bizim çeviren adam da altına not düşmüş: "Hâşâ de ulan!" :)
Merhabalar,
American Gangster'in sinemadaki altyazısının çevirisi de berbattı. Yeri gelmişken, yıllar önce bu the ring filminde bir sahnede kahramanımız kuyuya bakıp "Bir şey göremiyorum" diyordu. Sayın! çevirmenimiz de parantez içinde "Ben de" diye eklemişti. Böyle gariplikler yaşanıyodu o zaman. Demek hala bitmemiş. :(
Aslında sadece filmlerden orjinal keyf almak için gidip usa'da bir kaç yıl yaşayıp öle dönecen memlekete.
Cevval konu dışı ama senin meslek nedir merak ettim :)
ben de böyle bi dede tanıdım. Kitapçıdaki amcam, piercingimi görünce, uzun uzun bakıp, doğanın düzenine karşı geldiğim, o maddenin vücudumda nasıl bir etki bırakacağını yıllarca anlayamayacağım ve de sonrasında kötü seyler olabileceğini söylemişti. Ben ağız bi karış aşağıda, bakakalmıştım. Çenedeki bir takı, nasıl böyle felsefik bi "cımbız"a dönüşebilir. ucu yamuk mamuk, araç mıdır araçtır.
@erdal, o karambolde yanlış duymuş olucam artık, isimler de benzemiyor değil. O karambolden kastım, salonum tribün gibiydi, penaltılar da insanlar ayağa kalkıp futbolcular gibi halay konumu aldılar odanın ortasında. Ambians maça ayrı heyecan kattı tabi.
@recephilmi ve @egemavisi, dediğiniz örnekler ile ben de karşılaştığımı hatırlıyorum ama onlar da yine çevirmen arkadaş kendi mizah anlayışını filme yansıtıyordu. American Gangster'de ise olay tamamen kara mizah. Altta okunan hiçbir cümlenin film ile alakası yok. En basit cümleleri bile anladığını sanan arkadaş yanlış çevirmiş.
u dont have a gun = gidecek misin?
he's ur dad = o öldü.
aynı
Quand elle danse et qu'elle met son corps à jour, tel = kontrolden sıkılmazsa karışır tel gibi çeviriler söz konusuydu benim izlediğimde.
@zehirliörümcek, mümkünse Harlem'de 2-3 sene geçirelim de tüm argosuyla ingilizcenin detaylarına inelim. Bu arada blog tutan, hikayeler yazan biri için biraz enteresan kaçacağını biliyorum ama ben denizcilik sektöründeyim.
@kuzen, senin amca biraz zorlamış sanki. Artık neye benzetme yaptığını çözemedim ama vücuda takılan metalin insanı başkalaştırıp Robocop'a filan dönüştürmesi bambaşka bir hayal gücünün ürünü olsa gerek.
Yazarken dinledim: Neil Diamond-Sweet Caroline(lan iyi alıştım he)
Yapmayın,etmeyin hocam.Korsan altyazıcılık da bi sanattır.Adamın kendi yorumunu katması,onun imzasıdır :)
üslub meselesi..
kıskandım!
bende indirdim Neil amcamı dinliorum.
ımhh.
(:
Ve tanrı divxplanet'ı yarattı.
Altyazıda kalitenin adı.
Kaliteli, profesyonel işçilik.
Az laf, çok iş. =)
www.buzcevheri.com
Abi aslında onu da denedim. PowerDVD'de doğal olarak filme ekleyemedim divxplanet altyazılarını, ben de BSPlayer'da açtım. Fakat BSPlayer DVD'yi menüsüyle değil de, 4 ayrı dosya olarak gördüğü için sadece filmin ilk çeyreğini DivxPlanet altyazıları eşliğinde izledim. Daha sonra düşündüm ki, acaba DVD'yi aynen PowerDVD gibi oynatıp, aynı zamanda da üzerine altyazı entegre etmemize olanak sağlayacak bir program mevcut mudur. Araştırdım, FLV Player'ı buldum. O da nasıl bir tırt program ise saçmaladı durdu. Altyazıları bir gösterdi, bir göstermedi... Böyle böyle sinirlendim ben de tabi. Bir postluk daha macera çıkabilirmiş aslında bu olaydan.
Çemkirirken dinledim: Tesla-Easy come, easy go(bu sondu bir daha yapmıyıcam, söz)
hep yap sen!
playlist'im genişlesin (:
Sen de öt!