Pazar sabahları ekmek ve gazete aldığım bir hacı bakkalım var burada. Eve yakın olan bakkaliyede gazete bulunmadığı için Pazar sabahları hacı bakkaliyeye yürüyorum. "Kalliye", isim gibi lan.
Eğer ben Pazar sabahı kahvaltı yapıyorsam ya sabahlamış ya da aşırı alkolden uyuyamamışım demektir. Dolayısıyla da mal oluyorum o saatlerde, kafam çok yavaş çalışıyor. İki haneli sayıları rahatlıkla kafasından çarpabilen ve altı haneli sayıları kısa sürede toplayıp çıkartabilen ben ile sadece Pazar sabahları karşılaşan bu adam, beni yarım akıllı bir şaşkın sanıyor. Para hesaplarını bile bile zorlaştırıyor ki iyice mallaşayım karşısında. Bütün para verdiysem yanına bozuk istiyor ki hesap zorlaşsın. Bazen “unuttuğun bir şey var mı?” diye sesleniyor arkamdan. Beynim bir anda durup, ağzımdan salyalar akıtarak tek bir noktaya bakmaya başladığımda(abarttım) binbeşyüzkırkaltıncı kez okulumu ve bölümümü soruyor.
Çok kötü yer etti bu durum bende. Bir ara, dinç olduğum saatlerde gidip üç torba alışveriş yapacağım bu adamdan. Alırken fiyatları toplayıp trink diye hesaplayacağım kafamdan meblağayı, net rakam belirterek tam para uzatacağım hemen. Sonra o oturup tek tek hesap makinesinde toplayacak aldıklarımı, şaşırıp kafasını kaldıracak, bakacak suratıma. O esnada “yaaa hacıııı!!!” diyerek sakallı suratından makas almamak için zor tutacağım kendimi. Rüya gibi…
Bir de bu adamla iyi niyet kargaşası yaşıyoruz. Alışveriş bitiminde ben “iyi günler” dediğim anda o “hayırlı günlerrr!” şeklinde yapıştırıyor cevabı. “iyi değil lan hayırlısı lazım bana!” dercesine. İstisnasız her seferinde yaşanıyor bu diyalog.
Her mahallede var galiba bir hacı bakkal. Tuhaftır, gıda sektörü ve özellikle de ticaret ile yakından ilgili dindar insanlar. Yahudiler de öyle mesela, muhteşem ticaret adamları. Böyle böyle dünyanın ırzına geçtiler, o derece başarılılar yani bu alanda. "Coca Cola'nın formülünü bulan adam, eczacı John S. Pemberton, kolayı hazım şurubu adıyla satıyormuş da, bir yahudi 100$'a şişeleme hakkını almış, Pemberton sefalet içinde ölmüş" diye bir rivayet vardır, bilmem aslı mevcut mu.
İnsanları dine ve ticarete elverişli kılan bir gen var sanki. Ek bilgi; Araştırdım, bizim ekmeklerin üzerinde tek çizgi var ya, Avrupa'da yapılan ekmeklerde 3 çizgi varmış. Zamanında öyleymiş yani, ekmeğin tek standart şekli olduğu dönemlerde. Hani bizdeki Allah birdir hesabı, onlarınki baba-oğul-kutsal ruh muhabbeti. Fırıncılar kökten dinciymiş tarihe bakınca, yaptıkları ekmeğe dini şifrelemek için kafa yormuşlar.
Türk filmlerinde de vardır hep bir "namussuz hacı bakkal" klişesi. Hacı deyince insanın aklına genelde nur yüz, ak sakal gelir. Yanına "bakkal" getirilince şekil biraz değişir, nur yüze pis bir sırıtış eklenir, çenenin altında ovuşturulan eller görüntüye girer, tuttuğunu geçiren, fahiş fiyatı sokuşturan bir adam canlanır kafalarda. Neden ki acaba. Hani namussuzluğun hacılıkla bir bağlantısı yok tabi ki, namussuz mormon, namussuz aborjin, namussuz oompa-loompa, namussuz half elf... olabileceği gibi hacı da olur neden olmasın. Ama bakkalın daima hacı oluşu ilginç. Hani kutsal mekanları gezerken böyle bir misyon ediniyor sanki insanlar. İlahi bir kuvvet dürtüyor oradayken, bakkal ol!
Bu arada hacı bakkalın bu bilgiye ulaşma ihtimali düşük olduğu için bir itirafta bulunayım.: Dükkanın dışına astığı "Saadet Partisi hede hödö daveti..." ilanlarını yıllardır söken benim. Aynı zamanda seçim dönemi boyunca ampul baskılı bez bayrakları, gece karşılaştıkça, direklerden aşağı alan da benim. Buram buram anarşi koktu. Bir iki vukuatım daha var ama onlar cidden suç, para cezası var, bana kalsın. hehehe
Cevval diyor ki:
Hacının işsizi cennetliktir!
Hacı teyzelerin dükkan açması yasaktır!
Yahudiler anasının gözüdür!
21 Nisan 2008
Hacca git! Köşe ol!
öten: Cevval Portakal:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
12 ötmük:
Cevval Yine merakla beklediğim yazını yazdın.Birşey söyleyeyim bu Lost dizisi varya ve diğer sezonlu diziler,Senin yazılarını beklemek aynen öyle oldu.Cevval 1.sezon falan :)Sölicem Cnbc-e ye sezon sezon yayınlasınlar senide tabi yorumlarla bizide :P
Hacılık ile bakkal ve ticaretin çok güzel bir bağlantısı var ki "Hedef Kitle" tamamen bundan ibaret.Türkiyedeki "Günümüz" Şartlarında aynen buyruktaki gibi İşsiz ise Cennetliktir.Yoksa çala,çırpa,söve söve zor çok zor.
Güzel bir araştırma yazısı olmuş Cevval. Ya bu arada sen hangi kategoridesin BÖ' de...
@zehirli, ben de bir yandan merakla Prison Break dvdlerini bitirmeye çalışmaktayım. Yoksa haftada bir bölümden fazlasını yayınlayabilirim esasında.
Az kaldı ama 2. sezon bitti biticek bu hafta bitmeden 3'de biter. O zaman Cevval'in çekimleri de hızlanır.
@recephilmi, araştırma yazılarındaki başarının üzerine bunu sen söylüyorsan sevinirim.
Valla bende de 6 aylık içerik yok, 50 yazı da yok, katılım şartlarını pek karşılamıyor yani. Karşılasa da katılacak kadar kendime güvenir miydim, bilemiyorum.
http://www.recephilmitufan.com/2008/04/blog-odulleri-ne-sitem.html
Şu yazımı okusana...
Valla eline sağlık hocam.Saadet afişlerini yırttığına kimse bişey demez,AKP'nin işine geliyor ne de olsa :D Ama diğerleri sakat tabi ki :D
Ya bizim buralarda niye hacı bakkal yok ya?
@recep, linke bakana kadar BÖ'nün daha ciddi bir organizasyon olduğunu düşünüyordum.
@profesör, hocam ben zaten hak geçmesin diye sonradan ampullere giriştim. :)
@onurr, cennet vatanımın hangi köşesinde ikamet ettiğini merak ediyorum. Oralarda bir mucize gerçekleşmiş galiba. Zamanında düşen bir meteordan yayılan radyoaktif dalga kasabayı bu hale getirmiş olabilir. Aklıma daha iyi bir açıklama gelmiyor bu konuda. Gerçekten şaşırtıcı.
Pek bi zevkle okudum Cevval eline sağlık:)
Detayları süper aktarmışsın.Ama ben yine de orada olup sizi bi görmek isterdim.Çok zevkli olurdu eminim:DD
Bizim bakkalımız üniversite mezunu,kafa dengi genç bir çocuk.Kıymetini bileyim bare.İstersen değişelim mi he..?
Bak bu hacılık ve ticaret konusunda bir hikayem var:Antalya'dan dönüyorduk.Şehirden çıkalı yarım saat kadar olmuştu ki oranın o güzel yaylalarının eteklerinde bir hacı amca ve eşi dizmişler kavanozları bal satıyorlar.''Allaaaah..!!Bu bal süperdir şimdi.Amca da hacı.''diye düşünüp vızır vızır çalışan şehirlerarası bu yolda zar zor parkedip balımızı aldık.
Eve gelip bir açtık ki yemin ederim sadece şeker ve sudan oluşan iğrenç bir karışım(Hemen farketmiş olsaydık bile öyle bir yolda da o balı geri vermenin mümkünü yoktu).
Bu da hayatımızda yediğimiz en kötü kazık olarak tarihe geçti.O yüzden sana sonuna kadar hak veriyorum,ellerine sağlık.
Eylemlerde yardımcı kuvvet istersen koşarak gelebilerem:DDD
kuzim portakalım!
acilen mailini vermen gerekiyor! sana davetiye atmam için. davetiyeli olacak artk blogum ..
Öğrencilik yıllarımda Eskişehir'de yaşadığım mahallede caminin altında küçük bir bakkal vardı. Yaşlı bir çiftin işlettiği bu bakkaldakiler hacı falan değildiler ama görünümleri hacı gibiydi. Yaşlılar ne de olsa. Caminin altında o küçücük bakkallarında herşey satıyorlardı. Hatta ucuz porno dergilere kadar. Cami için gelenlerin abdestini bozan da hep bu amca ve karısıydı. Hani bu tarz dergiler gazete gibi dışarıda temaşa edilmez ama bunların ki evlere şenlik blidboard gibiydi. Yoldan geçen adamların kafasının tutulmasında büyük ölçüde etkiliydiler. Kendimden biliyorum. Ev arkadaşım dergilerden bir demet aldıktan sonra bakkal amca her gidişimizde sanki karaborsacı gibi bize sokulup fısıldayarak yeni dergiler geldi isterseniz. Ulan sanki biz manyağız porno mecmua takip ediyoruz hatta hala ergeniz ve bunları bir zamanlar üyesi olduğumuz mast-der eylemleri için kullanacağız.
Aman ne komik bir çiftti o. Karısı örgü örerdi, yanı başında da amcamız çekirdek çitleyerek dergilere bakardı.
-Hanım şu kadına bak ya neler yapmış öyle?
-Sen bak sonra bakarım ben.. Merhaba, yoğurt şu aşağıda ordan alın.. =)
Bak yine senin yazına yorum yapacağım diye koca yazı yazdım. Şu hikayeyi kendi bloguma da yazabilirdim. Ama nedense hep buraya yazar buluyorum kendimi.. Bu işte bir p.kluk var..
www.buzcevheri.com
klasik bi cevval portakal güncesi, olayı.
yine komik yine düşündürüyor. güzel.
Bakkal herşey satmaya meyilli bir esnaftır. Sınırını bileni azdır. Başında "hacı" sıfatı geldiğinde ise dini kutsal değerleri satıyordur. Aynı Hacı Bakkal, hıristiyan yerde olsaydı muhtemelen keşiş bakkal olurdu. Bu tiplerin aq. Kesin istisnalar da var. [Bu paragrafı özel yazdım şiddet kullanmadan, belki bakkalını seviyorsundur.]
İkinci tespitin (hayırlı günler ile ilgili olan) iyi; aslında olayın altında tehdit yatıyor, iyi niyet değil. Okşayıp okşayıp vurmaya benziyor. "Bak okşadığımın kıymetini bil tokatlarım" gibi bişey.
İngilizlerin en sevdiğim yönü sınıflandırma özellikleri. Örneğin Darwin canlıları sistematik sınıflandırmayı akıl eden bi heriftir. Biz gibi mecliste am göt, kerhanede futbol, sahada din, camide yeşilay, okulda siyaset, sokakta ders konuşmazlar. Herşeyin yeri vardır. Bu bakkal amca ticarete siyaseti, siyasete de dini alet eden birisine benziyor. İspatı ise çok oy alan partiyi göstere göstere desteklemesi.
Yahudiler hakkında konuşmuyorum artık. Koka kola rivayetin güçlü ihtimallerle doğrudur. Aynı pipiyi Henry Ford'a sokmak için de kullanmışlardı. Tebrik ediyorum kendilerini.
Değerli silah arkadaşım Cevval, artık gezegeni kurtarmak için birşeyler yapalım.
Sen de öt!